Başkanı ve üç yöneticisi milletvekili adayı olmak birisi de yönetimi protesto etmek için istifa etmiş, farklı sebeplerden üç üyesini daha kaybetmiş olan CHP Samsun İl örgütünün istifa etmesi beklenirken, herkesi şaşırtan bir karar alındı.
İl yönetimi kendi aralarından birini başkan seçti.
Genel Merkez de o kararı onayladı.
Teamül gereği bize ‘’Hayırlı olsun’’ demek düşer belki ama teamül falan dinlemeyenler için dilim öyle söylese de mantığım buna izin vermiyor.
‘’Ne haliniz varsa görün’’ diyeceğim belki ama buna da gönlüm razı olmuyor.
Çünkü Atatürk’ün kurduğu bu partinin ülkem için gerekli olduğuna inanırım.
Kişiler üzerinden siyaseti eleştirmeyi de doğru bulmam.
Yönetim Kurulu üyelerinin ‘’Başkanımız sen ol’’ dediği kişiyi de o makama yakıştırıp yakıştırmamak değil benim amacım.
Her CHP’linin o koltuğu isteme hakkı vardır.
Ama bunun iki türlü yolu ve yöntemi vardır.
Birisi seçimle gelmektir.
Bir diğeri de atamadır.
Atamanın olabilmesi için de bazı koşullar gerekir.
Şöyle ki:
İlk koşul partililer tarafından çok sevilmektir.
Partililerin birini sevmesi için tek koşulu da, partiyi başarıdan başarıya sürüklemiş olmaktır.
Siyasal partilerde karakaş, karagöz için sevilmez insanlar yani.
Hal böyle olunca istifa etmemekte direnen bu il yönetiminin siyasal karnesine bakıyorum.
Sonuç: 0
Bu arkadaşların sevenleri vardır, gerçekten iyi insan olabilir hepsi.
Sevenlerini üzmek istemem ama sonuç ortada.
Haziran ayında Türkiye yeni bir seçim yapacak.
Ülkeyi bir sonraki seçime kadar yönetecek kadrolar belirlenecek.
Geçen yıl yapılan yerel seçimlerde 17 ilçe ve Büyükşehir’de sıfır çekerek hiçbir ilçede belediye başkanlığını kazanamamış, CHP’yi Samsun’da üçüncü parti konumuna düşürmüş o yönetimin uzantısından şimdi başarı beklenemez.
Üstelik öyle olmasa bile, en azından uyandırdığı algı bakımından ‘şunun ya da bunun adamı’ gibi üzerlerine yafta yapışmış birilerinin bir parti örgütünü seçimde başarı için motive etmesi zor bir durumdur.
Ağır seçim yenilgileriyle moral olarak çökmüş bir parti örgütünü ancak yeni kadrolar motive edebilir.
Birileri arzu etmedikleri bir sonucun çıkabileceği endişesiyle üyelerinin önüne sandık koymaktan korkmuşlardır.
Şimdi o birileri, partililerini 6 ay sonra sandığa gitmeleri için nasıl ikna edecekler merak ederim.
Bütün bunlar bilinirken ve ilçe başkanları yeni bir ekibin görevlendirilmesini veya seçilmesini talep etmiş durumdayken, il örgütü o görevlendirmeyi yapmış ve genel merkez yönetimi bu kararı onaylamıştır.
Partide karar verici makamlar doğru bilgilendirilmiyor olabilir ama bu sonuç, ‘’Küçük olsun, bizim olsun’’ diye düşünen ve böyle siyaset yapanların zaferi olmuştur.