Bu köşede yazılanları takip eden okurlarımız, 7 Eylül'deki yazımızda, ''Cevat Öncü, Sıra dışı siyasetçi profili çiziyor'' başlıklı bir yazının yayınlandığını hatırlayacaklardır.
Yaklaşık 1,5 ay önce yayınlanan o yazıda Öncü'nün, CHP'nin Samsun Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak katıldığı seçimi kazanamamış olmasına rağmen, Samsun'un bin 251 mahallesine ziyaret gerçekleştirerek, hem kendisini, hem de partisinin programlarını anlatmanın yanı sıra, özellikle muhtarlardan mahallelerinin sorunları ve ihtiyaçlarına dair notlar aldığını anlatmıştım.
Cevat Öncü, Cumartesi günü düzenlediği basın toplantısında 3 ay önce başlattığı programında 743 mahalleye ziyaret gerçekleştirdiğini ama devam eden programında bin 50 dolayında mahalleyi ve muhtarı ziyaret edeceğini duyurdu.
Öncü, basın toplantısında ziyaret gerçekleştirdiği 743 mahallede yurttaşlar ve muhtarlar tarafından dile getirilen aksaklıkların yanı sıra, özellikle Büyükşehir Belediyesinden talep edilen hizmetleri sıraladı.
Öncü'nün, Samsun'un mahallelerinde tespit edilen eksikleri sıraladığı görüşlerine dair ayrıntıları, gazete sayfaları ile internet sitelerindeki haberlerden takip etmişinizdir.
Bunları tekrarlamak niyetinde değilim.
Ben konuya daha çok 7 Eylül'deki yazımın başlığındaki gibi Cevat Öncü'nün, kaybetmiş olmasına rağmen, Samsun'un bini aşkın mahallesine ziyaretlerde bulunarak, çizdiği sıra dışı siyasetçi profili üzerinden görüşlerimi aktarmak istiyorum.
Şöyle ki:
''CHP yaklaşık 40 yılı aşlın süredir, halktan kopuk siyaset yapıyor'' diye eleştiriliyor biliyorsunuz.
Ki;
Bu eleştiri yapanlar çok haklıdırlar.
Bu konuda kimse suçlanamaz yani.
CHP'li siyasetçiler, yıllardır bırakın kırsalı, şehirlerin varoşlarındaki seçmene bile ulaşamadılar.
Bunun aksini iddia edenler olacaktır elbette ancak, bu görüşü savunanlara, seçim arifelerinde broşür dağıtmakla sınırlı seçim çalışmasının, siyasi çalışmadan sayılmayacağını söylemek isterim.
Siyaset halka dokunmakla yapılır.
Siyasetçi, seçmenini dinleyecek, taleplerini alacak.
Cevat Öncü işte bunu yapıyor.
Kendisine neden oy verildiğini anlamaya çalışırken, daha çok oy vermeyenlerin gerekçelerini öğrenmeye ve seçmenin kendisinden ne beklediğini öğrenmeye çalışıyor.
Bundan daha önemlisi de şudur bence.
Öncü, bu ziyaretleri sırasında tuttuğu notlar sayesinde de, gerek partisi için ve gerekse siyasete devam etmesi durumunda kendisi için de kentle ilgili önemli bir envantere sahip oluyor.
Öncü, ziyaret programıyla, partisinin mensuplarına da bu güne kadar uyguladıkları çalışma yöntemiyle özellikle Samsun'da seçim kazanılmayacağını anlatmaya çalışıyor aslında.
Anlayana, ya da anlamak isteyene elbette!
Cevat Öncü'nün bu sıra dışı programı, her siyasetçinin uygulayabileceği bir program da değil aslında.
Düşünsenize 3 ayda 743 mahalle ve muhtarı ziyaret etmenin zorluğunu.
Oturduğumuz yerden bu programı değerlendirmek kolay gelebilir elbette.
Ve fakat.
Öncelikle bu program için yaşamınızdan çok önemli bir zaman dilimini ayırmanız gerekir.
Haftanın en az dört günü ilçelere gitmek.
Vezirköprü'yü düşünün mesela. Samsun'a uzaklığı 120 kilometre kadar. Vezirköprü merkezinden de 70-80 Km uzaktaki köye de gitmek gerekecek.
Bu ziyaretlere eliniz boş biçimde de gidemezsiniz, en azından bir kutu çikolata olmalı yanınızda.
İşinizden gücünüzden, çoluk, çocuğunuzdan yani ailenizden esirgeyip ziyaretlere ayıracağınız önemli bir zaman diliminin yanı sıra, bu programı uygun adım yürüyerek yapamayacağınıza ve aracınızla gideceğinize göre akaryakıt masrafını da bir an için hesap edin lütfen.
Ziyaretlere Cevat Öncü’nün yanında katılan kişilerin iaşesi ve ibatesi için yapılacak harcamalardan hiç söz etmiyorum.
Cevat Öncü mütevazı davranıp, uygulamakta olduğu programın bütçesinden hiç söz etmiyor ama bu program için gereken bütçenin bir milyon lira dolayında olduğunu biliyorum.
''Cevat Öncü, sıra dışı siyasetçi programı çiziyor'' diyerek, yapılmak isteneni anlatmaya çalışıyoruz ama yapılan iş her babayiğidin yapabileceği türden bir iş değil yani.