Taktım şu Cadde AVM’ye.
Nedenini de bilmiyorum.
Sadece eksikliklerini yazıp duruyorum.
Samsun’da yaşayanların, bu Cadde AVM’ye gidenlerin ve de Samsun’a gezmeye gelenlerin hayatlarını kolaylaştırmak için olsa gerek.
Şehir Kulübü’nün oradan giriyorsunuz Cadde AVM’ye.
Uzunca bir süre yürüyorsunuz, Lise Caddesi’nde son buluyor burası.
Yanınızda eşiniz, çocuğunuz var.
Çocuk tutturdu “Baba Çişşş…”
Ne yapacaksınız?
Ya da hayatınızın ileri yaşlarını yaşıyorsunuz.
Erkeklerin baş belası bir sağlık sorununuz var ve sıklıkla tuvalete gidip deşarşür yapma ihtiyacı duyuyorsunuz.
Cadde AVM’den geçiyorsunuz, sıkıştınız orada.
Ne yapacaksınız?
Çocuğun işi kolay…
“Çıkar oğlum çişini yap bu caddeye” mi diyeceksiniz, yapma mı?
Çocuk bu dinler mi?
Çıkarıp yapıverir maazallah.
Siz kendiniz bir kahve bulup giremiyorsanız, bir köşe başına mı çömeleceksiniz ve çözündüreceksiniz?
Yıllar öncesiydi çoluk çocuk geziyorduk, otomobille İzmir’de sıkı trafikte Konak Meydanı’nda küçük çocuk “Başa çişşşş” deyiverdi.
Arabadan indik, arandık tarandık tuvalet yok, çıkardım ve “Buradan denize işe” dedim.
Tam yaptırırken bir bayan “Terbiyesiz öyle çiş yaptırılır mı çocuk buradan” deyiverdi.
Utandım ancak “Al eline de sen çiş yaptır bu çocuğa tuvalet var mı burada, denize çiş yaptırıyorum işte” deyiverdiğimi hatırlıyorum.
Benim yaşadığım o utancı Samsun’da kimsenin yaşamasını istemiyorum.
Ancak bazıları istiyor zahir!
Bu Cadde AVM’yi planlayanlar ve de bu planı uygulayanlar hiç mi aklınıza gelmedi bu sorun.
Sorun aklınıza gelmedi diyelim, ya durum başınıza gelirse?
Siz hiç mi ailenizi yanınıza alıp da bu kentte sokağa çıkmazsınız?
Önce onu deneyin ha, ne dersiniz?
Gelelim yukarıda sorduğumuz soruya:
Cadde AVM’de sıkışırsanız ne yapacaksınız?
Önlem olarak elinizde ördekle mi gezeceksiniz?
TARİHTEN BİR YAPRAK VE İNGİLİZ
Birinci Dünya Savaşı'nda İngilizlere, 150 bin askerimiz esir düştü. Bu askerlerden bir kısmı da Mısır'ın İskenderiye şehri yakınlarında bulunan Seydibeşir Usare Kampı'na hapsedildi.
Kampın tam adı, 'Seydibesir Kuveysna Osmanli Useray-i Harbiye Kampı' idi. Bu kampta, 1918'de Filistin cephesinde esir düşen 16. Tumen'in 48. Alayı'na bağlı Osmanlı askerleri tutuluyordu.
12 Haziran 1920'ye kadar iki yıl boyunca her türlü işkence, eziyet, ağır hakaret ve aşağılamaya maruz kaldılar.
Bu insanlık dışı muamelenin nedeni ise Ermeniler idi...
Kamptaki, Türkçe bilen Ermeni tercümanların yalan yanlış çevirileri ve kışkırtmaları nedeniyle, kampların İngiliz komutanları, azılı Türk düşmanı kesilmişlerdi. Savaş bitmişti. Ancak, kamptaki ağır koşullar nedeniyle ölenler dışındaki askerleri teslim etmek, İngilizler'in işine gelmiyordu. Çünkü olası yeni bir savaşta, bu askerlerin yeniden karşılarına çıkabilecekleri, Ermeniler tarafından, İngilizlerin beyinlerine işlenmişti.
Çözüm toplu katliamdı... Askerlerimiz, mikrop kırma bahanesiyle, süngü zoruyla dezenfekte havuzlarına sokuldu. Ancak suya normalin çok üzerinde krizol maddesi katılmıştı. Mehmetçik, daha ayağını soktuğunda, aşırı krizol maddesi nedeniyle haşlanıyordu. Ancak İngiliz askerleri dipçik darbeleri ile askerlerimizin havuzdan çıkmalarına izin vermiyorlardı. Mehmetçikler, bele kadar gelen suya başlarını sokmak istemedi. Ancak bu kez İngilizler havaya ateş etmeye başladı. Askerlerimiz, ölmemek için çömelerek başlarını suya soktular. Ancak başını sudan kaldıran artık göremiyordu. Çünkü gözleri yanmıştı...
Dışarı çıkanların halini gören sıradaki askerlerimizin direnişleri de fayda etmedi ve 15 bin askerimiz kör oldu. Bu vahşet, 25 Mayıs 1921 tarihinde TBMM'de görüşüldü. Milletvekilleri Faik ve Şeref Beyler bir önerge vererek, Mısır'da esirlerin krizol banyosuna sokularak 15 bin vatan evladının gözlerinin kör edildiğini, bunun faili olan İngiliz tabip, garnizon komutanı ve askerlerinin cezalandırılması için TBMM'nin teşebbüse geçmesini istediler.
Tabii ki yeni kurulan devletin bin türlü sorunu vardı. Bu hesap sorma işi de unutuldu gitti.
Ama onlar unutmuyorlar...
Kendi ihanetlerini bile soykırım ambalajına sarıp, dünya kamuoyuna sunuyorlar. En üzücü olanı da malum birilerinin, bu karalama kampanyalarına çanak tutması...
Ermeniler soykırım yapıldı diye dünyayı ayağa kaldırıyor, bizim tarihimizden haberimiz yok!!!
Ey Akiller!
Bundan haberiniz var mıydı?
Yok mu?
Var da sesinizi çıkaramıyor musunuz?
O zaman size Akil diyenin…
GÜNÜN SÖZÜ
Olgun insan güzel söz söyleyen değil, söylediğini yapan ve yapabileceğini söyleyen adamdır.