İktisatçılar, bir ülkenin sadece tarım yaparak zenginleşmeyeceğini ama hiç tarım yapmadan zenginleşen bir ülkeye de rastlanmadığını söylerler.
Tarım ülkesi olmakla övünürüz.
Bizim kuşağın insanları ‘yerli malı’ haftalarını iyi bilir.
Annelerimiz, okula giderken çantalarımıza elma ve portakal gibi meyveler koyarak, yerli malı tüketme alışkanlığı teşvik ederlerdi.
Maksat hâsıl olmuştu aslında.
Ama ne zaman ki, manav tezgâhlarında ‘Anamur Muzu’ yerini ‘Çikita Muza’ bıraktı, bu toplum da yerli malını unutur oldu.
Bir an için düşün!
Bir zamanlar her yanımız tütün tarlasıydı.
Tütün yetiştiren var mı şimdi?
Çay tarımı için de aynı tehlike kapıda.
Çay üreticilerinin, yakın gelecekte üç ayrı konuda sorun yaşayacağını düşünüyorum.
İlk tehlike, çay bahçelerinin yüzde 75’lik bölümünün ekonomik ömrünü tamamlamış olmasıyla ilgilidir.
O bahçelerdeki fidanların sökülüp yerine yenilerinin dikilmesi gerekiyor ama bu arada en az beş yıl ürün alamayacak üreticilerin nasıl finanse edileceği büyük bir sorun olacak.
Kaçak çayın ülkemize girişinin engellenememesi de, çay tarımını bekleyen başka bir tehlikedir.
CHP Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, Dünya Gazetesinden Handan Sema Ceylan’a yaptığı açıklamada, ülkemizde bir kilo çayın 1,5 dolara mal edildiğini ama kaçak çayı 70 sente mal etmenin mümkün olduğunu söylüyor.
Çay üreticisini bekleyen üçüncü ve en önemli tehlike ise CAYKUR’ un özelleştirilmesi ve bunun yanı sıra çay alanlarına getirilecek kısıtlamadır.
Rize’de, Tarım Bakanının da katılımıyla çay tarımının konuşulduğu bir toplantı da bu konu gündeme gelmiş.
Bakan’ın şimdilik, ÇAYKUR’ un özelleştirilmesine sıcak bakmadığı biliniyor ama Bakan’ın direnci kırılır mı onu da bilemiyorum.
Bu toplantının ardından CHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu’nun Dünya’daki açıklaması, çay tarımını bekleyen büyük tehlikenin habercisi gibi.
Bekaroğlu, tıpkı tütünde olduğu gibi çay tarımında da denetleme kurulu gibi bir kurulun oluşması halinde çay üretiminin büyük ölçüde azalacağına dikkati çekerek, tütün piyasası denetleme kurulundan önce sigara üretimindeki yerli tütün oranı yüzde 60 seviyelerindeyken, şimdi bu oranın yüzde 10’u bile bulmadığını söylüyor.
ÇAYKUR’ un özelleştirilmesi Mesut Yılmaz’ın Başbakanlığı döneminde de gündeme geldiği ama Mesut Yılmaz’ın bunu engellediği biliniyor.
Yaklaşık 300 bin ton üretim yapılan ülkemizde, 210 bin dolayında aile çay tarımından geçiniyor.
Ülkemiz, kişi başına 3 kilo tüketimle dünyada en çok çay tüketen ülke olarak biliniyor.
Bu özelliğimiz nedeniyle, dünyada 3 milyon tona yakın üretim fazlası varken, çay piyasasını kontrol edenlerin gözünü ülkemize dikmesi de yadırganmamalı.
Türkiye bu oyunu bozmalıdır.
Bunun için evvel emirde, yerli tütün üretimini bitiren benzer uygulamalar, çay tarımında yapılmamalıdır.
Ayrıca, ÇAYKUR’ un özelleştirilmesi gibi maceradan vazgeçilmeli, yaş çay alımını azaltan ve üreticiyi tüccarın kucağına iten kurumun, bu tutumundan vazgeçerek, yeniden bölgedeki en büyük alıcı olması sağlanmalıdır.