Yazarlar // 22 Şubat 2016 Pazartesi 00:00
Ragıp GÖKER
Birilerinin 'kahramanı' olmak istemez misiniz?
Ben çok isterim.
Bu nedenleTÜRKÖK uygulaması başladığında, kök hücre bağışçısı olabilmek için
Kızılay Kan Merkezine giderek ‘’Birisinin kahramanı olmak istiyorum’’ dedim. Ama
görevli genç Doktor, ‘’Senin kanın, ancak sana yeter Amca, hem bağışçı olmak
için 50 yaş sınırını aşmamak gerekiyor’’ dediğinde, benim için trenin çoktan
kaçmış olduğunu anlamak zor olmadı.
Özellikle kan kanserleri gibi illet hastalıkların tedavisinde kök hücre nakli çok etkili
oluyor.
İlik nakli için bağışçısı olmak eskiden belki zor ve meşakkatliydi ama gelişen
teknolojiyle birlikte şimdi artık çok kolay.
Kan merkezlerinde vereceğiniz bir ünite kandan üretilecek kemik iliği, bu ölümcül
hastalıkla boğuşan birilerini kurtarmaya yetiyor.
Yüce Allah, Kuran’da ‘’Basü badel mevt‘’ yani "Ölümden sonra da hayat var "
diye buyuruyor.
Kuran'ın emirlerine iman etmiş, yüzde 98’i müslüman olan bir ülkenin yurttaşlarıyız.
Bir can kurtarmanın sevap olduğuna ve sevap işleyenlerinde cennete gideceklerine
inanırız ama her nedense bu fırsatı elimizin tersiyle iteriz.
Nüfusumuz 80 milyona ulaşmış ama kök hücre bağışçımız sadece 40-50 bin
dolayında kalmış.
Ama gel gör ki ‘’Gavur’’ yakıştırması yaptığımız batıda bu duyarlılık bizi utandıracak
düzeyde.
Mesela nüfusu aşağı yukarı bize denk olan Almanya’da kök hücre bağışçısı 6
milyona yaklaşmış.
50 bin nere, 6 milyon nere.
Şunu unutmayın:
Sağlıklıysanız, 18 yaşına gelmiş ve henüz 50 yaşını aşmamışsanız, kan
merkezlerinde vereceğiniz bir ünite kandan üretilecek kemik iliği, yani kök hücre ile
en az üç cana, can katmış oluyorsunuz.
Samsun’da mesela tedavileri süren 36 lösemi hastası çocuk var.
Bu gibi hastalıklarla boğuşan çocuklarımıza yardım eli uzatan LÖSEV için çalışan çok
sayıda gönüllü var.
Birsen Yörük Çalışkan da, bu canların hayta tutunmasını sağlamak için gecesini
gündüzüne katan gönüllülerden biri.
Sosyal paylaşım sitelerinde kana ihitiyacı olan genç bedenleri kurtarabilmek için
bıkmadan, usanmadan kan anonsları yapıyor.
Yaşamını sanki onlara adamış gibi.
Gönüllü olmak böyle bir şey olsa gerek zaten.
Sadece Samsunlu çocuklara da hizmet vermiyor LÖSEV, Urfa gibi uzak diyarlardan
gelen çocuklar bile var.
LÖSEV’in misafirhane olarak kullanılan ve tamamı bağışlarla alınmış bir binası var
ama bu binanın yetmediği durumlarda, uzaktan gelen hasta ve yakınları için bedeli
LÖSEV tarafından ödenen ev bile kiralanıyor.
İyi ki bu gönüllü insanlarımız var.
Bütün bunları gerçekleştirmek için para bağışı yapmak da önemli ama tek başına
asla yeterli değil.
Kan lazım, daha çok kan.
Bu canlara, can katabilmek için kan vermemiz gerekiyor.
Ben 58 yaşıma ulaştığım için birisi için 'kahraman' olma şansını yitirenlerdenim.
50 yaşınızı henüz aşmamışsanız ve en az üş kişi için 'kahraman' olmak istiyorsanız,
bunu bir ünite kan bağışıyla gerçekleştirmeniz mümkün.
Yap şu işi Türkiye…!