limanbet limanbet bonus veren siteler bonus veren siteler bonus veren siteler istanbul evden eve nakliyat cappadocia green tour istanbul sex shop jojobet giriş jojobet casino siteleri nakliyat istanbul evden eve nakliyat istanbul eşya depolama
Çalışmadan Kazanmak
Yazarlar // 2 Aralık 2021 Perşembe 19:10

Ragıp GÖKER

''Yandaş'' diye adlandırılan kanallardan birindeki bilgi yarışmasına katılan ve yaşının 25-30 dolaylarında olduğunu tahmin ettiğim yarışmacılardan birinin, sunucunun ''Ne iş yapıyorsunuz?'' şeklindeki sorusuna ''Şu an çalışmıyorum'' şeklindeki  cevabını işittiğimde çok şaşırmadım aslında.

Birikimlerinden elde ettiği gelirle geçiniyormuş o genç adam.

Ki;

Günümüzde birçok kişinin böyle yaptığını biliyorum.

Birikimle geçinmek nedir?

Ne anlama gelir yani.

Birikmiş parası olur ki o yaşta bir insanın birikmiş parası genellikle miras yoluyla ede edilen mülk ve gayrimenkullerden elde edilen kira gibi gelirlerden oluşur

''Faize yatırdığı parası vardır'' desem.

Faiz geliri cazip değil şimdilerde.

Bol miktarda doları olsa gerek.

Cumhurbaşkanı faize savaş açtı biliyorsunuz.

''Faiz sebep, enflasyon netice'' diyor nicedir.

Faiz yerin dibine batsın.

Günümüzde faizle geçinenler dışında kimsenin faizi savunacağını sanmıyorum ama bu ''Düşürdük'' demekle de düzelmiyor ortam.

Şartlar oluşmadan faizleri düşürmenin döviz piyasasına olumsuz etki ettiğini dövizdeki yukarıya doğru tırmanan durumla anladık.

Yüksek faiz uygulaması, faize para yatıranlar için iyi bir kazanç kapısı olarak görülebilir elbette ki bunun aksini savunacak kimse yoktur diye de düşünüyorum.

Ve fakat.

Yüksek faiz, yatırımı da engelliyor.

Oysa vatandaşların birikimini yatırıma çekmek gerekir.

Uzun bir süredir üreten toplum olmaktan uzaklaştık biliyorsunuz.

Üretmiyoruz.

Oysa AK Parti'nin 2002'den 2007'7e kadar sürdürdüğü politikalar üretim patlaması yaşanmış, bu durumun sonucunda ülkemiz, Adriyatik'ten, Çin Seddi'ne kadar olan bölgede tek üreten ülke olarak anılmasına sağlamıştı.

2007'den sonra hızla üretimden uzaklaşır olduk.

Sıcak parayla çevirir olduk ekonomiyi.

Tembelleştik bir anlamda.

Türkiye yeniden üreten bir ülke olabilir mi?

Mümkün elbette.

Ancak öncelikle yapılması gereken bir güven ortamının oluşmasını sağlamaktır.

Hukuk reformu şart bir kere.

Herkesin kendini güvende hissetmesi gerekir.

''Adiye kapısına düştüğümde başıma neler gelir acaba gibi'' bir kaygı taşımamalı hiç kimse.

Ekonomiyi canlandırmak için yabancı sermaye girişi de önemli bir etkendir ama  ''Yabancı sermaye'' derken ülkenin varlıklarını yabancılara satmaktan söz etmiyorum asla.

Telekom örneğindeki gibi o durumun başımıza ne türden belalar açtığını gördük.

Yabancı sermayeden kastım yabancı ortaklıklarla yeni işletmelerin açılması, istihdama katkı sunulmasıdır.

Cumhurbaşkanı ekonomide yeni bir döneme girildiğini söylüyor.

Dalgalı kur politikası uygulanmaya başlandı biliyorsunuz.

Ve fakat.

Bu dalgalanma sonucunda kimi zaman aşağıya doğru inişler yaşansa da bu durum kısa sürüyor ve nedense kur genellikle yukarıya doğru seyrediyor.

Dalgalı kur uygulaması sonucunda dövizdeki artışın iyi sonuçlar doğuracağını söyleyenler de var.

Yüksek kur uygulamasının ihracat patlaması yaşatacağını ve bunun da cari açığın kapatılmasına olumlu etkisi yapacağını söylüyorlar.

Bu da bir yöntem elbette ama yüksek kur politikasının dar ve sabit gelirlileri ezeceği de bir gerçek.

Çünkü kur artışı demek, başka bir deyişle iğneden ipliğe her şeye zam demektir.

İstanbul'da çay 3,5 liradan satılmaya başlanmış.

Sadece çay ve simitle bile ay sonunu getiremeyecek demek ki bordro mahkumları.