limanbet limanbet bonus veren siteler bonus veren siteler bonus veren siteler istanbul evden eve nakliyat cappadocia green tour istanbul sex shop jojobet giriş jojobet casino siteleri nakliyat istanbul evden eve nakliyat istanbul eşya depolama
Bugün Günlerden 17 Ağustos
Yazarlar // 17 Ağustos 2022 Çarşamba 19:43

Ragıp GÖKER

23 yıl önce bugün.
Yani 17 Ağustos 1999’da Türkiye ağlıyordu.
Merkez üssü Kocaeli'nin Gölcük ilçesi olan 17 Ağustos 1999 Marmara depremi, Kocaeli, Sakarya, İstanbul, Düzce ve Yalova'da yıkıma neden oldu.
Depremde 17 bin 480 kişi hayatını kaybetti, 43 bin 953 kişi yaralandı.
O sıralar, Çakırlar korusu karşısındaki Yakamoz sitesinde kiraladığımız bir evde yaz tatilimizi geçiriyorduk.
Gecenin bir yarısında uyandık.
Bir ses sanki ''Uyanın'' demişti.
Havada bir tuhaflık vardı.
Televizyonu açtım.
Gazeteci Hakan Aygün, henüz tam olarak etkilerini bilmemekle birlikte felaketin haberini veriyordu.
Kardeşim ve eşi İstanbul'a yeni taşınmışlardı.
Hemen telefona sarıldım.
Ama nafile.
Ulaşmak ne mümkün!
Saatlerce haber alamadık kendilerinden.
Nice sonra iyi olduklarını işitince rahatladık.
Egosantrik yaratıklarız ya, biz yakınlarımızın kurtulduğuna seviniyorduk ama Sakarya, Düzce, Yalova ve İstanbul'u vuran o büyük felakette 17 bin 480 kişi hayatını kaybetmişti oysa.
İnşaatlarında, gereği gibi demir ve çimento kullanmayanların yanı sıra, harç tutmayan deniz kumu kullanan müteahhitlerin yaptığı evler kumdan kaleler gibi çökerken, yıkıntılar altında kalan 10 binler feci şekilde can vermişlerdi.
Arama kurtarma ekiplerinin insanüstü çabalarıyla on bilerce insan kurtarıldı ama çöken binaların altında canlı olup olmadığını aranırken, ''Sesimi duyan var mı?'' şeklindeki çağrılar, birçoğumuzun hala kulaklarında çınlıyor olmalı.
Deprem gibi felaketler için önlem almayı ihmal ederiz ama  ''Büyük felaket'' gibisinden söylemlerle, suçu doğaya ve kendimizden başka herkesin üstüne yıkmaya çalışırız.
Hiç unutmuyorum.
17 Ağustos sabahı, yazlıktaki evden gazetedeki işyerine gelmek için dolmuş beklerken, beni aracına alan bir STK'nın başkanı, ''Uğursuz'' diyerek, felakete sanki o sebep olmuş gibi zamanın başbakanını suçluyordu.
Kaybettiğimiz 17 bin 480 canın karşılığını hiç bir şeyle ölçemeyiz elbette ama Marmara depremi büyük bir ekonomik kayba da neden olmuştu.
1999 depremi sonrasında ekonomik kayıpları azaltmak amacıyla çıkarılan altı vergi arasındaki Özel İletişim Vergisi (ÖİV) alınmaya başlanmıştı.
‘Deprem Vergisi’ olarak bilinen o vergi 12 Haziran 2002 tarihi itibariyle de Özel Tüketim Vergisine (ÖTV)’ye dönüştürülerek kalıcı hale gelmişti.
ÖTV nedeniyle kendisine bir araba alan vatandaşlar, bir araba bedelini de devlete ödemeye başladılar.
ÖTV sadece otomobillerden de alınmıyor elbette.
Lüks tüketim olarak görülen birçok üründen ÖTV alınmaya başlandı.
Günümüzde mazotun 24 liraya ulaşmasından yakınıyoruz ya.
Arabasına bir litre benzin ve mazot alan vatandaşlar, bir litreden fazlasını da devlete almış oluyorlar aslında. Çünkü benzin ve mazota ödenen paraların yarısından fazlası ÖTV ve KDV gibi vergilerden oluşuyor.
23 yıl önce bugün ülkemizi yasa boğan Marmara depremi, yaşadığımız ilk felaket değildi.
Son felaket olmayacağını da aslında hepimiz biliyoruz.
Marmara depreminden kısa bir süre sonra, Düzce, Elazığ ve İzmir depremleri yaşandı.
Bunlarda da can ve mal kayıplarımız oluştu.
Peşi sıra gelen bütün o felaketlere rağmen ders aldık mı derseniz.
Maalesef kimse yaşadıklarımızdan ders aldığımızı söyleyemez.
Japonya örneği ortadayken, 'Kentsel Dönüşüm' ve 'Deprem Sigortası' gibi yasak savar nitelikteki uygulamalarla kendimizi avutmaya devam ediyoruz.
Bugün o felaketin 23. yıl dönümü.
Bugün TV'lerde vaaz edecek birileri.
''Unutmadık'' diyecekler eminim.
Unuttuk oysa yaşanan her şeyi.
Geçmiş olsun.