limanbet limanbet bonus veren siteler bonus veren siteler bonus veren siteler istanbul evden eve nakliyat cappadocia green tour istanbul sex shop jojobet giriş jojobet casino siteleri nakliyat istanbul evden eve nakliyat istanbul eşya depolama
Bugün Gerçekleri Yazmak
Yazarlar // 10 Ocak 2022 Pazartesi 09:40

İsmail BAŞARAN

Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü. Birçok gazetenin ve televizyonun bir gecede el değiştirdiği, bazı gazetecilerin “Bizim için yazmadığından” işlerinden olduğu, tutuklu gazetecilerin sayısının bir türlü azalmadığı günümüz Türkiye’sinde “10 Ocak Gazeteciler Gününü” maalesef bugün kutluyoruz. Gazeteciler denilince aklıma bakın ne geldi.

Aklıma geldi işte. Gazeteciler ülkesi için mi yazıp çizmeli ülkesini yönetenler için mi?

Gazeteciler ülkeleri için yazmalı, ülkeleri yönettiklerini söyleyenler için değil. “Geçilmez” denilen Çanakkale’nin nasıl geçildiğini anlatan bir hikâyedir bu. Yıl, 1915. Çanakkale'de kan gövdeyi götürüyor. "Geçerim" diye saldıran emperyalistlerin insan kaybı, 200 bini aşmış...

"Geç de görelim" diyen dedelerimizin kaybı ise, 250 binin üstünde...

Mermiler havada çarpışıyor. Cesetler toplanamayacak kadar çok...Bu inanılmaz kıyıma rağmen, İngiliz Hükümeti durumdan memnun. Çünkü gerçeği bilmiyor.

Çanakkale'deki İngiliz cephe komutanı, "Vaziyet gayet iyi... Bugün yarın geçeriz" raporları gönderiyor devamlı...O sırada genç bir gazeteci var orada. Avustralyalı. Melbourne Age Gazetesi'nin muhabiri. Görüyor ki, durum kel...

Hadise, hiç de İngiliz komutanın anlattığı gibi değil. Türkler kafaya koymuş. Kuru ekmek yiyor, bulursa üzüm hoşafı içiyor, şakır şakır ölüyor. Ama Çanakkale’yi geçirmiyor. Avustralyalı olduğu için özellikle dikkatini çeken bir konu daha var.

İngiliz komutanlar, karargâhta klasik müzik eşliğinde viski yudumlarken, Anzaklar patır patır gidiyor. En son iki tabur Anzak gönderiyorlar bir bölgeye... Türklerin, iki taburu yok etmesi iki saat bile sürmüyor.

Üstelik müthiş bir sansür var. Yazdığı haberler, İngiliz yetkililer tarafından engelleniyor. Bakıyor ki, olacak gibi değil... Sarılıyor kaleme, tüm gerçekleri tek tek anlattığı, 8 bin kelimeden oluşan, "Gelibolu Mektubu"nu yazıyor. Özeti şu:

"Çanakkale geçilemez... Hemen çekilin."

Ve bu mektubu, sansürden kurtulmak için Avustralya Başbakanı'na "elden" ulaştırıyor. Avustralya Başbakanı mektubu okuyor, gözlerine inanamıyor ve acilen, yine "elden", İngiltere Başbakanı'na ulaştırıyor. İngiltere Başbakanı mektubu okuyor, Savaş Kabinesi'ni topluyor, orada bir daha yüksek sesle okuyor. Gizlice araştırılıyor. Mektup doğru. Hatta az bile yazılmış.

Cephedeki İngiliz komutanın, kendi poposunu kurtarmak için palavra attığı anlaşılıyor. Ve karar veriliyor. Komutan görevden alınıyor. Emperyalistler, Çanakkale'den çekiliyor.

Yazdığı mektupla savaşın sona ermesini sağlayan genç gazeteci, Avustralya'da "kahraman" gibi karşılanıyor. "Sir" unvanı veriliyor.

ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜYMÜŞ

1960 ihtilalinden sonra bir anayasa yapıldı Türkiye’de.

Adına da 1961 Anayasası denildi.

Bu Anayasada gazeteciler lehine yer alan hükümlerden sonra “Çalışan Gazeteciler Bayramı” olarak anılmaya başlandı 10 Ocak.

Sonrasında 12 Mart 1971 askeri darbesi yaşandı ve 1961 Anayasası’nda gazetecilerin haklarından geri gidildi.

O nedenle bayram da kalktı ve adı “Çalışan Gazeteciler Günü” olarak kutlanmaya başlandı. Bugün 10 Ocak. 212 sayılı yasanın, yani basın sektöründe çalışanların haklarının yasallaştırıldığı kanunun kabul edildiği tarihin yıl dönümü. 10 Ocak 1961 yılından bu yana "Çalışan Gazeteciler Günü" olarak kutlanıyor.

Bugün de gazeteciler cemiyetleri belki kutlamalar yapacaklar belki de çeşitli açıklamalarda bulunacaklar. Tüm gazeteciler düşünmeliyiz çalışan gazeteciler gününü kutlama hakkımız var mı? Gelin hep birlikte düşünelim; Gazetecilerin çalışma koşullarının yanı sıra, ifade özgürlüğü düzeyi ileriye doğru mu gidiyor geriye doğru mu? İleriye gidiyor diyenler kutlasınlar bu günü.

Ben bu düzeyin ileriye doğru gittiğine inananlardan değilim. Çıkıp ortaya “o tarihte, o yasayla gazetecilerin önemli haklar sağladıkları” anlatılacak.

Anlatılacak da kimse “O haklar yürürlükte mi bugün uygulanabiliyor mu?” diye sormayacak belki de. Türkiye'de ne yazık ki, yargının değil de yasamanın ileri gelenleri maalesef gazetecileri bir savcı gibi açıktan suçlamakta, işten atılmaları için talimatlar verebilmektedir. Ülkemizde medya kurumlarının ezici çoğunluğu artık iktidarın denetimine sokulmuştur.

Gazetecilere operasyonlar yapılıp, çeşitli suçlamalarda bulunulmaktadır. Halen Türkiye’de çeşitli suçlamalar nedeniyle tutuklu gazeteciler bulunmaktadır.

GÜNÜN SÖZÜ

Akıl ve mantığın halledemeyeceği mesele yoktur.(Mustafa Kemal Atatürk)