Bu tarihi Samsun hatırlamayabilir, çünkü insanlar olarak vefasızız çoğumuz.
1972 yılında Trabzonspor’a teknik direktör olan ve son PTT karşılaşmasında takımı deplasmanda 1 – 0 yenilince Karadeniz’de Samsunspor, Giresunspor’dan sonra 3. takımı da Türkiye Birinci Lig’ine (o zamanki adı öyleydi) çıkaramadığı için yıllar yılı kahrolan Kamuran Soykıray aramızdan ayrılalı tam 21 yıl geçti. Tarihler 13 Ekim 2000’i gösteriyordu ve saat tam 17.00 idi. Hatırlıyorum da haber şöyle düşmüştü: Türk futbolunun emektar ismi, eski futbolcu ve teknik direktör Kamuran Soykıray vefat etti.
Teknik Direktörlük görevini bıraktıktan sonra yıllarca Samsun’da oturdu, Memleketi olan İzmir’e bile gitmedi. Milliyet Gazetesi’nde birlikte çalıştık. Futbol ile ilgili saatlerce konuştuğumuz günler oldu. Trabzon’da Türk Haberler Ajansı’nda görevliydim ve futbol görevimiz içindeydi. Bölge Giresun’a kadar uzanıyordu, yine beraber futbol konuşuyorduk. Samsunspor’u lige çıkaramamanın kahrını çekti yıllarca. Samsun’a Milliyet Gazetesinde çalıştığım dönemde kendisi Milliyet’in spor yazarı kadrosundaydı.
Umarım Samsunspor takımı kırmızı beyaz formaya hizmet etmiş bu futbol adamını aramızdan ayrılışının yıldönümünde anmayı unutmaz. Ben unutmayacağım.
HASTANE OLMADI YURT YAPILSIN
Bafra’nın Çetinkaya Mahallesinde tam tepede bir hastane yapılıyordu. Bafralıların bir araya gelip kurdukları bir dernek tarafından yaptırılan bina kaderine terkedilmiş vaziyette duruyor. Parasızlıktan çürümek üzere olan binaya müdahale edilmiyor. Duyduğuma göre çeşitli kaynaklardan yaklaşık 2 milyon 500 bin lira para bulunmuş ve oraya harcanmış. Bu harcanan para da vatandaşın yaptığı yardımlar. Bu paralar inşaatın başladığı dönemlerde harcanmıştı.
Şimdi kimsenin umurunda değil oraya harcanan para. Oysa umurunda olmalı, hatta o tarihlerde başlanan ve bitirilemeyen inşaatın neden yarın kalıp çürümeye terk edildiği de sorgulanmalı.
Bu sorgulamadan sonra Oradaki bina yeniden hareketlenmeli, hastane yapılmıyorsa, öğrencilerin barınabileceği yurt yapılmalı.
GÜNÜN SÖZÜ
Bazı horozlar, güneşin onların yüzünden doğduğunu sanırlar. (Theodor Fontans)