Vah Türkiye'm vah!
Ne hallere geldin...
Ne yazalım da "Büyüklerimizi" kızdırmayalım düşüncesi içinde salahana salahana sokakta yürürken üç genç gördüm.
Tam askerlik çağında...
Yani 20'li yaşlarda...
Kendi aralarında Arapça konuşuyorlardı...
Adres soruyorlardı birilerine yarım Türkçeleriyle...
Suriye'deki iç savaştan kaçıp Türkiye'ye sığınan sonra da benim ülkemde serbestçe dolaşanlardan olduklarını öğrendim.
Samsun'da ne işleri olduğunu soramadım, sormadım.
Gerek te yoktu.
Çünkü Samsun'da Vali Hüseyin Aksoy daha birkaç gün önce Suriyeli yabancıların sayılarını açıklamıştı.
Sanırım o rakamlar devletin kayıtlarında olanlardı.
Galiba kayıta kuyuda girmeyenler de var.
Çünkü Samsun'da artık çokça görülmeye başladı bu yabancılar.
Ülkesini savunacak güçte insanların bir başka ülkeye sığınmaları anlaşılmaz bir tutumdur.
Bu sığınmacıların, sığındıkları ülkede aslında bir kampta olmaları gerekirken, sığındıkları ülkenin tümünde ellerini kollarını sallayarak dolaşmaları ise daha da anlaşılmaz bir tutumdur.
Kendi ülkelerini savunmayan ve kendi vatandaşlarına yararları dokunmayan bu insanların Türkiye'ye ne yararları dokunacak, Samsun'a ne yararları dokunacak anlayabilmiş değilim.
Gidip ülkeleri için savaşsalar ya...
İster misiniz bu yabancılar gelip Samsun'da bir de yerleşsinler...
Hatta seçimlerde bir de oy kullansınlar...
Ne güzel olur değil mi?
Başbakan Erdoğan'ın emrettiği gibi dört çocuk yapamıyoruz, bari hazırları nüfusumuza geçirsek he...
BURMA'NIN ELİNDEKİ FENER
Atakum'daki The Green Str Kafe' de geçen akşam Atakum Belediye Başkanı Metin Burma ile Kozluk Belediye Başkanı Şenol Kul ve Atakum Belediyesi
Özel Kalem Müdürü Bayram Çelik, Hedef Halk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni A.Yener Cabbar ve İş Adamı Yusuf Yılmaz'ın konuğu oldular.
Önümüzdeki yerel yönetim seçimleri konuşulanlar arasında başroldeydi.
Bir ara Metin Burma'ya masada duran feneri işaret edip eline almasını rica ettim.
"Altına ne yazacaksın" diye sordu önce sonra da "Sen şimdi Metin Burma karşısına çıkacak aday arıyor" yazarsın diye de takıldı.
Ben asla öyle yazmıyorum...
M.Ö. 412 - M.Ö. 323 yılları arasında Sinop'ta yaşayan filozof Diyojen'in, sürüldüğü Atina sokaklarında gündüz vakti elinde fenerle dolaşırken ne aradığını soranlara "Dürüst insan arıyorum" dediği geldi birden aklıma...
Bizim politikacılar son zamanlarda filozof mu olmaya başladı?
"ADAY OLURSAM SEÇİMİ ALIRIM"
Hazır Atakum'dan ve yerel yönetim seçimlerinden açılmışken Ak Parti Atakum İlçe Başkanı Hüseyin Dereli'nin aday adaylığı konusunda ne düşündüğünü öğrenmek istedim.
Karşılaştığım ilk yerde de sordum:
Aday adayı mısın?
"Evet"
Peki, şansının ne kadar olduğunu düşünüyorsun?
"Aday olabilirsem seçimi alırım."
Nereden aklına aday adayı olmak geldi ve nasıl kendini bu kadar şanslı hissediyorsun?
Aday adayı olacaklarını söyleyenleri görünce, ben neden olmayayım diye düşündüm de..."
KİŞİSEL BİLGİLER
Sosyal medyada şöyle bir yazı var.
İzleyenleri uyarıyor.
Yazıyı aynen alıyorum:
"Dün Sabah cep telefonumdan arandım:
-Burası...sigorta KURUMU. Muzaffer Candaner ile mi görüşüyoruz?
-Evet.
-Size vereceğim bilgiler doğru ise lütfen onaylayınız. Dediler.
Sonra, tek-tek: Adresimi, doğum tarihimi, ev tlf.numaramı, medeni halimi, emekli olduğumu ve (en önemlisi) kimlik numaramı kendiler söylediler; doğru olduğu için de benden de EVET cevabını aldılar.
Akabinde görüşme şöyle devam etti:
-Şu anda kullandığınız kredi kartı X bankasına ait.
-(O da doğru) Evet de bütün bunları niçin soruyorsunuz?
-Bakın, anlaşıldığı gibi bütün bilgileriniz doğru. Biz bunları size bir poliçeden okuyoruz. İki yıl önce, iki yıllık bir kaza sigortası yaptırmışsınız. Binlercesinde olduğu gibi; İlk yılı kampanya idi.
İkinci yılın primini (geçtiğimiz yıldan bahsediyor) ödememişsiniz.
Tutarı X kadar. Şimdi bize biraz önce bahsettiğimiz kredi kartınızın numarasını verin. Tahsilât yapacağız.
-Peki. Ancak bu defa benim size bir sorum olacak: Emekli olduğumu söylediniz. Nereden emekli olduğumu biliyor musunuz?
-Hayır.
-Ben emekli Cumhuriyet Başsavcısıyım. Kart numaramı istiyordunuz. Buna gerek yok, siz bana tam firma unvanınızı ve açık adresinizi veriniz.
-(Cılız bir sesle) Neden?
-Bulunduğunuz şehrin emniyet müdürüne telefon edip, Mali Şube ve Dolandırıcılık Masasından bir karma ekibin adresinize gelmesini sağlayacağım. Onlara banka hesap numaranızı verin de havale çıkartayım.
-Önce "GURK" diye bir yutkunma sesi geldi. Sonra sessizlik. Sonra telefon kapandı.
Ekranda çıkan 0800'lü telefonu 118 18 ve 118 80 den sordum. Beklediğim gibi: "Kayıt Yok" cevabını aldım.
Kaza sigortası, poliçe falan tamamen uydurma. Ancak yukarıda anlatılanlar ayni ile vaki.
Buradan anlıyoruz ki, gizli kalması gereken bütün kişisel bilgilerimiz maalesef ortalarda dolaşıyor.
Bu görüşmeyi teferruatıyla anlatmamın ve burada paylaşmamın sebebi ise şu: Doğru ise binlerce kişiden bahsettiler. Dikkat size de böyle bir piyango çıkmasın. Çıkar ise artık siz de bir savcı mı olursunuz? Hâkim mi? Emniyet Amiri mi? Hazırlıklı bulununuz...."
GÜNÜN FIKRASI
Avukat hırsızlıkla suçlanan müvekkilini yaratıcı bir savunma ile hapisten kurtarmak istemektedir. Avukat Yargıca hitaben;
- "Müvekkilim, arabanın camından içeri sadece kolunu sokup çantayı almıştır. Müvekkilimin kolu, müvekkilimin bizzat kendisi değildir.
Sadece bir kol tarafından işlenen bir suç için niye bütün bir kişiyi cezalandırıyorsunuz" der...
Yargıç gülümseyerek;
- "Peki, o zaman aynı mantıkla gidiyorum ve müvekkilinizin kolunu 1 yıl hapse mahkûm ediyorum. Müvekkiliniz isterse ona eşlik edebilir"
der...
Müvekkil gülümser.
Avukatın yardımıyla müvekkilin takma kolunu çıkartırlar ve dönüp giderler...
GÜNÜN SÖZÜ
Başını göğsüme yasladığımda tek bir düşmanım vardır; Geçip giden zaman.
DUVAR YAZILARI
Sadece kullanılmayan vicdan temiz kalır...