Bugün ‘Dünya Barış Günü’.
OHAL nedeniyle, bugünü meydanlarda şarkılarla türkülerle kutlayamasak da, ‘Barış Günü’ tüm insanlığa kutlu olsun.
Dünya Barışı, Nazi’lerin 1Eylül 1939’da Polonya’yı işgal ederek, dünyayı bir kan gölüne çevirdiği gün bozulmuştu.
Polonya’nın işgali, bir ülkenin başka bir ülkeyi işgaliyle sınırlı kalmadı.
Bir ülkenin, başka bir ülke tarafından işgal edilmesi, sıradan bir olay olmadığı gibi son da değildir.
Nitekim Sovyet tankları Prag’a girdiğinde, Sovyetler, balkanlarda da Doğu Avrupa’da da hegemonyasını ilan etmiş, bunun sonucunda iki kutuplu bir dünya oluşmuştu.
Ve fakat
Nazi Almanya’sının Polonya’yı işgali, yaklaşık 50 milyon insanın hayatını kaybettiği bir dünya savaşına neden olmuştu.
Doğu Bloğu, savaştan sonra 1 Eylül’ü ‘Barış Günü’ olarak kutluyordu ama Birleşmiş Milletler de 1981’den itibaren kabul etmesiyle, 1 Eylül bütün dünyada ‘Dünya Barış Günü’ olarak kutlanmaya başlanmıştı.
Buna rağmen Dünya, takvimdeki bir günü, barış günü ilan etmekle, yeryüzüne barış gelmeyeceğini öğrenmiş olduk.
İkinci Dünya Savaşı bütün savaşların ‘anası’ olarak kabul edilir.
Rus’larla birlikte müttefiklerin, Berlin’e girmesiyle Avrupa’da savaş bitmişti zaten ama Hiroşima’ ve Nagazaki’ye peşi sıra atılan atom bombaları sonunca, Japon’ların teslim olmasıyla biten büyük savaştan sonra, bir daha savaş olmayacağına inanılıyordu.
Ama hiç de öyle olmadı.
Önce Kore, sonra Vietnam kana bulandı.
Arap - İsrail savaşı sonrasında da Ortadoğu karıştı.
Dünyanın dört bir yanında kan akıyor ama özellikle burnumuzun dibindeki Ortadoğu’da savaşların hiç bitmeyeceğine iyiden iyiye inanılıyor.
Bölgemizde yırlardır süren ve daha yıllarca süreceği anlaşılan savaşlar, bizimle birlikte dünyanın başına bela olan terörizmi de doğurdu.
Lanet terör sanki kandan besleniyor.
Ülkemizin bölücülerle başı dertteydi.
Şimdi bir de dinci terör başımıza musallat oldu.
Ordumuz, ülkemizi bu beladan kurtarmak için bir süredir, sınır ötesi harekat yapıyor.
Allah ordumuzu korusun ve muzaffer kılsın.
Demem o ki, o sevilen Türkü’de söylendiği gibi dert bir değil ki.
Belanın birini def etsek, başka biri çıkıyor.
Allah’tan umut kesilmez elbette.
Ben bir gün, bu topraklara da barış geleceğine inanıyorum.
O günler geldiğinde ‘Barış Gününü’ de, güle oynaya kutlarız inşallah.