70'lerde sana yağ kuyruğu görmüş, haberleştirmiştim.
Ambargo yıllarıydı.
Neymiş.
Soydaşlarımızı Yunan Cuntasının uzantısı EOKA'cıların katliam girişiminden kurtarmak adına Kıbrıs'a çıkmışız.
Sonra Coni ''Haşhaş ekmeyecek, ektirmeyeceksin'' demiş.
Buna karşın Türkiye'nin Karaoğlan'ı ''Topraklarımızda ne ekip, biçeceğimize sen karışamazsın'' diye diklenmiş.
Dinlememiş tabi.
Ambargolar gelmiş peşi sıra.
Marşhall yardımlarıyla üretmek yerine, elden gelenle avunmaya alışmış milletimiz, ambargolarla oluşan piyasa darlığından bunalmış tabi.
Şikayetler artmış haliyle.
TÜSİAD'dan gazetelere verilen ilanlarla Başbakan Bülent Ecevit ve hükümeti protesto edilerek istifaya çağırılmış.
Gazyağı kuyrukları bile vardı.
Birde gazyağı stokçuları!
Et Balık Kurumunda 100 gram kıyma alabilmek için kuyruğa girenleri de gördüm.
Arabasına benzin almak için karne kovalayanları da.
Hastanelerde ilaç kuyruklarını da haberleştirdik, tıpkı şimdi polikliniklerdeki yığılmaları haberleştirdiğimiz gibi.
40 yıl önce ambargolarla boğuşuyorduk ama üç yıl önce zemheri ayazında Onur Parkı'nda kurulan çadırlarda satılan ucuz patates ve soğan kuyruğuna girenleri de gördük maalesef.
Ve fakat.
Önceki gün Çiftlik Caddesi’nde bir banka şubesinin önünde oluşmuş kuyruğu görünce, gazeteci merakıyla yaklaşıp sordum birine ''Niye kuyruktasınız?'' diye.
Promosyon kuyruğu imiş o kuyruk.
Durumu fotoğraflarken, kuyruktakilerden biri ''Devlet bankası 750 lira, bu banka 7 bin lira veriyor'' dedi.
7 bin liralık promosyondan yararlanmak isteyen emekliler, kamu bankalarındaki emekli maaşlarını, özel bankalara taşıyorlarmış.
7 bin lira nerede, 750 lira nerede.
Arada uçurum var.
Sahi neden daha az promosyon verir devlet bankaları.
Emekliye promosyon verme konusunda bu kadar cimri olan ve kılı kırk yaran kamu bankaları, hatırlı müşterilerine kredi musluklarını açtıkları sırada da bu kadar cimri ve bir o kadar da dikkatli olabilseler keşke.