Millet olarak ayarımız bozuldu.
Şirazemiz mi kaydı ne.
Adam, bir yakının düğününde taktığı çeyrek altın, oğlunun düğününde takı olarak geriye gelmeyince mahkemenin yolunu tutmuş.
Bir tanıdığı, ya da yakınıdır mutlaka.
‘’Senin oğlana çeyrek takmıştık, benim olana da çeyrek takmalısın’’ demiş ve o yakını veya tanıdığı olan kişiyi icraya vermiş.
Yuh diyeceğim.
Nereye gitti o Necip Türk Milleti.
O adama söylenecek çok söz var da, önce o vatandaşın başvurusunu alıp davayı açan avukatı kutlamak isterim.
Başlı başına bir başarı öyküsü.
Ve fakat.
Mahkemeye ne demeli.
Bu nedir yaa.
Bu kararı emsal kabul ederek ‘’biz çeyrek takmıştık, sizden çeyrek gelmedi’’ diyerek eşini, dostunu, hısımını ve akrabasını icraya verenler çoğalırsa ne olacak?
Toplum düzeni bozulur maazallah.
‘’Şeriatın kestiği parmak acımaz’’ ilkesine iman etmiş inananlarız.
Mahkeme kararları karşısında boynumuz kıldan incedir düşüncesiyle kararları eleştirmeyiz.
Ve fakat
Kayseri’de bir mahkemenin verdiği o kararı gel de eleştirme.
İler tutar bir yanı yok çünkü.
Adalet mülkün telemidir.
Mülkten kasıt devlet ya.
Devletin temeli sarsılırsa, ayakta kalamayız hiç birimiz.
Mahkemelere güvenmek zorundayız.
Hakkımızı arayacağımız tek yer mahkemelerdir zira.
Mahkemelere güvenimiz sarsılırsa tutunacak dalımız kalmaz.
Suçlu kim.
Karlarını eleştirenler mi?
Yoksa, saçma sapan bir karar veren mahkemeler mi?
Biz bozulduk.
Kabul ediyorum.
Ve fakat
Bizi düzeltecek olan kurumların biri de en önemlisi adalet mekanizmasıdır.
Tuz kokarsa ne olur halimiz.
Bozulduk biz.
Tez zamanda düzeliriz İnşallah..