limanbet limanbet bonus veren siteler bonus veren siteler bonus veren siteler istanbul evden eve nakliyat cappadocia green tour istanbul sex shop jojobet giriş jojobet casino siteleri nakliyat istanbul evden eve nakliyat istanbul eşya depolama
Bize Her Yer Maden Durumu
Yazarlar // 1 Temmuz 2022 Cuma 21:49

Ragıp GÖKER

Anadolu'nun Şairi Ahmed Arif, ''Üsküdar'dan bu yana lo kimin yurdu?'' diye sorduğu ''OY Havar'' adlı şiirinin dizelerini yazmasının üzerinden yaklaşık 60 yıl geçmiş.

Nazım Hikmetin de ipek bir halıya benzettiği, Üsküdar'dan bu yana Anadolu'muzun toprakları bizim.

Yine Ahmet Ahmed Arif'in ''Şah Murat suyu kan akar'' diye yazdığı dizelerinde kast ettiği farklı bir durumu anlatıyordu belki ama buna benzer Fırat'ın siyanürle zehirlenmesi soncu oluşan görüntü, anlatıyor ki.

Yeterince koruyamıyoruz bu mübarek toprakları.

Terörle mücadele sırasında toprağa düşen kahramanlarımız nedeniyle yine kanla sulanıyor bu topraklar.

''Yeterince koruyamıyoruz'' derken kahramanlarımızın efsanevi mücadelesinin küçümsenmesini istemem asla.

Muradım o değil çünkü.

Fırat'ın zehirlenme durumu ise sadece para hırsının sebep olduğu bir görüntüdür.

Yılmaz Özdil de yazmıştı geçenlerde, topraklarının yarıya yakını ormanlarla çevrili Kanadalı firma, ülkesinde tek bir ağacı kesemiyorken, ülkemizde aldığı maden izniyle ormanlarımızı yok ettiği gibi, altın çıkarırken kullandığı siyanürle hem topraklarımızı, hem de sularımızı zehirliyor.

Bu satırlarda yazılanları takip edenler, Samsun'da Tekkeköy ve Canik'in sırtlarında da ki bazı köylerimizde altın arama izinleri verildiğini yazarak, şehrimizi bekleyen büyük tehlikeye dikkati çekmeye çalıştığımı hatırlayacaklardır.

Önceki gün Samsun'da 'Direnen Kadın' unvanıyla tanınan çevreci Avukat Melike Özman'dan gelen bir e postada Ladik'teki Akyar Köyünde de altın arama izni verildiğini ama bu kararın iptali için açılan dava ile ilgili bilgi notunda Fırat'ın zehirlenmesi gibi bir tehlikeyle karşılaştığımız gerçeğiyle irkildim.

Son yıllarda ''Bize her yer maden'' anlayışıyla ülkemizde çok yerde maden ruhsatı veriliyor.

Kaz dağları ülkemizin oksijen deposu olarak anılır biliyorsunuz

Bin yıllar önce Homeros'un destanına  ''İda Dağı'' adıyla konu olmuş.

Kaz dağları bu özelliği  nedeniyle de dünyaca bilinir.

Altın uğruna sadece kaz dağlarına kıymıyoruz.

Artvin'deki Cerrahtepe'de yaşananlar daha çok taze.

Çok uzağa gitmeye de gerek yok  aslında.

Burnumuzun dibindeki Fatsa'da bir doğa katliamı yaşanıyor.

Ne için?

Bir avuç altın için.

Aynı tehlike Ladik’i de ve dolayısıyla Samsun’u da bekliyor.

124 kişinin davacı olarak imza koyduğu bir dilekçe ile Ladik'teki Akyar Köyü yakınlarındaki maden arama izninin iptali için dava açılmış.

Kısa adı MAPEG olan Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğüne, Akyar Köyünde altın ve gümüş madeni arama izninin iptali için MTA aleyhine açılan dava dilekçesinde şu iddialar yer almış:

''Davaya konu maden şirketinin kurmak istediği proje, tüm dosya kapsamındaki bilimsel delillerle sabit olduğu üzere Samsun Akyar köyünde doğal kaynaklara bağlı tarım ve hayvancılığı bitireceği kesindir. Maden alanlarının işgal ettikleri alanların ESKİ HALİNE GETİRİLMESİ HİÇBİR ŞEKİLDE MÜMKÜN OLMADIĞINDAN DAVA KONUSU MADEN İŞLETİLMEYE BAŞLANIRSA BÖLGENİN TARIM ve HAYVANCILIĞINA GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN BİR ZARAR VERECEKTİR. Bölgenin  ekosistemi 10.000'lerce yılda oluşmuş bir ekosistem olup , IV. Grup altın madeni veya IV grupta yer alan başka bir maden bölgeden çekildikten sonra toprağın, suyun, havanın, bölgedeki hidrolojik ve karasal döngülerin kanserojen , toksik atıklardan temizlenmesi 10.000'lerce yıl alacaktır. Bozulan habitat yeniden oluşmayacaktır. Bunun yanısıra; JEOLOJİK -KLİMATOLOJİK -HİDROLOJİK YAPI BOZULACAK ; havaya , toprağa ,  içme ve sulama suyu kaynaklarına , yeraltı suyuna  mutlaka siyanür ve diğer ağır metaller , toksik atıklar karışacaktır. Yer yüzüne çıkarılacak tonlarca topraktaki ağır metallerle kirlenecek olan toprak -hava ve su  tarım ve hayvancılığı  olumsuz etkilemesinin yanısıra insan sağlığını da ciddi anlamda bozacak ve kanser vakaları artacaktır. Samsun'un havası, suyu, toprağı ve halkı zehirlenecektir.''

Ben dava dilekçesinde yazılanların sadece bir bölümünü yazdım ama buradan Samsun'daki, yetkili ve etkili kişilerin yanı sıra herkese soruyorum.

Tehlikenin farkında mısınız?