Samsun sahili Allah vergisi güzelliklere sahiptir.
Samandağ'dan sonra ülkemizin ince kumsa sahip en uzun plajı Samsun'da bulunuyordu.
''Bulunuyordu'' diyorum.
Zira bu çok özellikli bu sahil yok oluyor.
Doğal sebeplerden olsa ''Allah'tan geldi'' der, kabullenirdik.
Ve fakat.
Doğaya bu fenalık insan eliyle yapılıyor maalesef.
Felaket ''Geliyorum'' dedi ve geldi.
Oy uğruna yapıldı bütün bu yanlışlar aslında.
Zamanında denizin doldurulmasıyla yapılan Samsun Limanının yaptığı tahribatlar biliniyorken, dalgalara açık denizde balıkçı barınağı yapılması yapılan ikinci yanlıştı.
Üçüncü yanlış fuar alanının önünden de geçen İlkadım’daki Sahil Yolu Projesiydi.
Son yanlış da Kulupelit'teki marinaydı.
Rahmetli Muzaffer Önder, hem hukukçu, hem de inşaat mühendisiydi.
İlkadım'ın önündeki sahil yolunun dolgu ile oluşturulmasını eleştirirken ''Deniz, kendisinden alınanı bir gün olur geri ister'' demişti.
Ki;
Rahmetli bunu söylediğinde sahil yolu, henüz sahillerde tahribata neden olmamıştı.
Muzaffer Önder, Samsun'a sahil yolu yapılmasına karşı çıkmıyordu aslında.
Ki;
Sahil yolu onun döneminde de gündeme gelmiş bir plandı.
Onun döneminde olun dolgu yapılmadan planlanması öngörülmüştü.
Samsun'da 13 kişinin ölümüyle sonuçlanan sel felaketini doğuran sebeplerden biri olan su taşkınına, sahil yolu yapılırken dolguyla suyollarının önünün tıkanması nedenlerden biri olarak gösterilmişti hatırlarsanız.
O felaket sırasında Samsun-Ordu yolunun Belediyeevleri tarafında yolda sel sularının sürüklediği bir araç içindeki sürücü ile eşi boğularak yaşamlarını yitirmişti.
Irmak ve derelerdeki akarsular, ya göllere, ya da denizlere bırakır sularını.
Samsun'daki İki büyük ırmak ve küçük derelerin suyu da denizle buluşur aslında.
Biz hatalı projelerle derelerin önünü kapatıyor, yağmur sularının denize ulaşmasını engelliyoruz.
Bunun sonucunda da su taşkını oluşuyor.
Şu gerçeği asla unutmayın.
Yağmur ne kadar fazla yağarsa yağsın.
Yağmur suyu asla zarar vermez.
Su taşkını sele dönüşür ancak.
Su taşkını da suyun doğal akışını engellemekle meydana gelir ancak.
Olan budur.
Suyun önünü tıkıyoruz.
Sonucunda sel felaketleri oluşuyor ve ''Yüzyılın yağışı düşütü'' gibi bir gerekçeyle yaptığımız yanlışların üstünü örmeye çalışıyoruz.
Samsun'da Atakum'un Çatalçam'ındaki ve Kurupelit'indeki güzelim kumsalları ile Termenin sahilindeki Allah vergisi güzellikteki plajların heder olma nedeni de aslında Allah'ın hikmeti değildir asla.
Kul hatasıdır bütün bunların nedeni.
Önce bunu kabul edelim.
Ve sonra da hatamızı nasıl düzelteceğimizi düşünelim.
''Doğal afet'' diyerek hatalarımızın sorumluluğundan kurtulamayacağımız gibi çözüm üretmenin yollarını da tıkamış oluyoruz aslında.
Egolarımızdan sıyrılarak, sahilimi kurtarmanın zamanı gelmiştir.
Farkında mıyız bilmem ama o fırsat kaçıyor bile aslında.
Vakit düşünme ve çözüm üretme zamanıdır.
Aman daha fazla geç kalmayalım.