Fenerbahçe maçı öncesi yaşananlar, Ümit Özat'ın, Samsunspor Kulübü Başkanı Yüksel Yıldırım'a sataşmasıyla başladı.
Ümit Özat, Samsunspor taraftarlarının tepkisi sonrası, ''Sözlerim Samsunspor ve Samsunspor taraftarından bağımsızdır. Samsunspor büyük camiadır. Samsunspor’un ekmeğini yedim. Samsun şehri, taraftarı ve kulübü benim için ayrı bir yerdedir. Hele ki o şanlı Atatürk armasını taşıyan Samsunspor. Onlar bu konuya müdahil olmasınlar'' diyerek geri vites yapsa da, Özat'ın Samsunspor'la problemleri olduğunu biliyoruz.
Zira Ümit Özat, Samsunspor'da Teknik Direktör olarak görev yaparken, Samsun basınıyla yaşadığı problem nedeniyle, apar topar görevine son verilmişti.
Ki;
Ümit Özat Fenerbahçe yönetimiyle de problemler yaşamış ama FB Kulübü As Başkan Acun Ilıcalı'nın kanalında yorumcu olarak işe alınınca,bu defa başta Galatasaray olmak üzere Fenerbahçe'nin rakiplerine saydırmaya başlamıştı.
O nedenle Özat'ın, Yıldırım'a saldırmasını çok önemsemiyorum.
Ve fakat.
Her Fenerbahçe maçı öncesi, özellikle Fener basınından Samsunspor'a saldırıların artmasına da şaşırmakla birlikte nedenini de az-çok tahmin ediyorum doğrusu.
Çanakkale zaferinin 110. Yıldönümünü andığımız bu günlerde Samsunspor'un efsanevi direnişle kalesini gole kapatarak, FB'ye, şampiyonluk yarışında çelme taktığı maç sırasında tribünlerde Samsunspor Başkanı Yüksel Yıldırım'ı hedef alan olumsuz tezahüratları doğuran sebep ise, Yıldırım'ın telefonla konu edildiği bir TV programında yaşananlar oldu.
Kendisini Fenerbahçeli olarak tanımlayan bir gazeteci, Yıldırım'ın GS taraftarı olduğunu ima ederek, Samsunspor'u Galatasaray maçlarına asılmamakla itham etti.
Gazeteci, ''Galatasaray maçı öncesi beraberliğe razıyım diyorsunuz ama Fenerbahçe maçı öncesi galibiyet hedefliyorsunuz. Bunun sebebi nedir?'' nedir diye sordu.
Bu soruya sinirlenen Yıldırım ise, "Beni nereye çekmeye çalışıyorsun, terbiyesizlik yapıyorsun" dedi.
''Her yiğidin gönlünde bir aslan yatar'' misali, gazeteciler de bir siyasi partiye gönül verdikleri gibi, bir futbol takımının da taraftarı olabilirler elbette.
Ve fakat.
Gazeteci duygularını işine karıştıramaz.
Gazeteci, gönlünden geçenden yana değil, doğrudan yana taraftır..
Bir kere bunun altını çizelim.
O gazeteci, ''Galatasaray maçı öncesi beraberliğe razıyım diyorsunuz ama Fenerbahçe maçı öncesi galibiyet hedefliyorsunuz.'' şeklindeki ifadelerle Yıldırım'ı, başkanı olduğu Samsunspor'u GS lehine şike yapmaya zorlamakla itham ederek Yıldırım'a terbiyesizliğin dik alasını yapmış yapmasına da.
Asıl terbiyesizliği, Samsunspor'a karşı yapmış oldu.
''ARKAYI FNERLEYELİM BEYLER'' UNUTULMUYOR
Kulüp başkanı üzerinden Samsunspor'a karşı işlenmiş büyük ayıptan öte, terbiyesizlikle sonuçlanan diyalogun nedeni, Fenerbahçe ve Galatasaray takımları arasındaki son yıllarda nefes kesen şampiyonluk yarışının etkisi gibi görünse de, bu diyalogun nedeni aslında yıllar öncesine dayanır.
Samsunspor, Fenerbahçe takımına sahasında 4-0'lık yenilgileri ilk defa tattıran takımdır.
Üstelik bunu iki yıl üst üste tekrarlamıştır.
O efsanevi 4-0'lık yenilgiler sonrası başta İstanbul olmak üzere, ülkenin birçok yerindeki dolmuşlarda, arka koltukların doldurulması için yapılan çağrıları,''Arkayı Fenerleyelim Beyler'' mottosuna dönüştürmüştü.
Ki;
''Arkayı Fenerleyelim Beyler'' şeklindeki bu söz daha sonraları sloganlaşmış dillere pelesenk olmuştu.
Bazı FB taraftarları, bunu unutamıyor.
Samsun'da Büyükşehir Belediye Başkanı iken, Kulüp Başkanlığı da yapmış olan Yusuf Ziya Yılmaz döneminde, Şampiyonluk yarışındaki Fenerbahçe için,19 Mayıs stadındaki tribünlerinin tamamı, Samsunspor taraftarına kapatılıp, FB taraftarlarına tahsis edilmiş bir karar olmasına rağmen yaklaşık 30 yıl önce alınmış ağır yenilgiler unutulmuyor.
Günümüzde Yüksel Yıldırım özelinde Samsunspor'a karşı yapılan saldırıların temelinde işte o sloganı doğuran yenilgiler yatıyor.