‘Benim Kahramanım Sensin’
Slogan bu.
Önceki gece Haber Türk televizyonunda Okan Bayülgen’in programında gördüm bu sloganı.
Programın konusu kök hücre nakliydi, programın konukları kök hücre nakli ile ilgili çalışmaları yakından takip eden Hematolog Prof. Dr. Mehmet Ali Özcan ve Sağlık Bakanlığına açtığı davalarla kök hücre nakli ile ilgili hukuki düzenlemelerin yapılmasında etkin rolü olan Avukat Dr. Mert Van’dı.
Programda Seçil adlı bir genç kız da vardı. Seçil. düğününe 3 gün kala kan kanseri olduğunu öğrenmiş, Seçil de nişanlısı gençle birlikte programın konuklarıydılar.
Kemik iliği nakli için gün sayıyor Seçil. “Ben bu hastalığı yendim” diyor.
Önce buna inanmış.
Hastalığının tekrarlama riski de var. Tedavide kesin sonuç alınabilmesi için, ilik nakli yapılması gerekiyor.
Teknolojideki gelişmeler gibi tıpta da gelişmeler oyluyor. Dolayısıyla tedavi şekli ve yöntemi de gelişiyor ve değişiyor. Kemik iliği önceleri bir operasyon sonucunda leğen kemiğinden alınırken, iliğin şimdi sadece damardan alınan kandan tedarik edilmesi mümkün hale geliyor.
Programda Sağlık Bakanlığınca bu konuda açılan bir ihalenin sonuçlandığını da müjdeledi. Nisan ayından itibaren Kızılay 16 bölgedeki kan merkezlerinden kök hücre nakli için kan alabilecek hale dönüşecek.
Sosyal medyada başlatılan bir kampanya ile İzmirli Melis Bebeğe ilik nakli yapılmıştı. Bu sayede yaşama yeniden dönen Melis Bebek bütün ülkeyi sevince boğmuştu. Ama ne yazık ki herkes için kampanya yapmak mümkün olmuyor, ilik nakli bekleyen binlerce hatta on binlerce hasta var.
Henüz bir aylık bebekken kan kanseri yani Lösemi hastası olduğu anlaşılan Aydınlı Talha Bebeğin hikayesi de ilginç. Medyada haberlere konu olduğu için bilirsiniz belki, Talha Bebeğin tedavisi 4 aydır Aydın’da bir hastanede sürüyor. Babası programa telefonla bağlandı. Amerika’da kordon bağından alınan kan örneklerinden bir donör bulunmuş. Babası telefonda konuşurken söylüyor, “Benim bebeğim için kök hücre yöntemiyle ilik nakli yetişir mi bilemem. Ama binlerce, on binlerce hasta ilik nakli bekliyor. Bunun için herkes kan bağışında bulunmalı” diye çağrıda bulunuyordu.
Sadece kan bağışı yaparak, bir insana yeniden hayat vermek ne kadar heyecan verici bir durum.
Bundan büyük bir sevap var mı onu bilemem ama olduğunu da sanmam.
Löseminin yakın geçmişe kadar tedavisi imkânsız bir kanser türü olduğu bilinirdi.
Şimdi ise kesin tedavisi mümkün.
Çare bir tüp kanda!
Kimin bu illete yakalanacağı bilinmez.
Ben de olabilirim bu hasalığa yakalanacak olan, sen de.
Bir tüp kana hepimizin bir gün ihtiyaç duyabiliriz. O, bir tüp kan yeniden bizi hayata döndürebilir.
Organ bağışı da öyle.
İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un Safahat’teki bir şiirinde , “Evvelin bir damla meni, kabrin bir yığın laşe” dediği gibi, öldüğümüzde cesedimiz toprak altında çürüyecek.
Ve fakat
Organ bağışıyla bir ve birkaç kişiye yeniden yaşam bahşedebiliriz.
Birisi için kahraman olmak sizin elinizde.
Benim kahramanım belki sensin.
Unutma!
Ben de senin kahramanım olabilirim kim bilir.
Onun için yarından tezi yok.
Kızılay’a gideceğim.
Yaşım ve sağlığım uygunsa karımı da alıp kök hücre nakli için kan bağışında bulunacağım.
Vasiyetimdir!
Ve burudan duyurumdur,
Emri Hak benim için vaki olduğunda, işe yarar hangi organım uygunsa bağışımdır.