Yazarlar // 21 Mart 2015 Cumartesi 00:00
Ragıp GÖKER
Dün Hedef Halk’ın manşetinde iki haber vardı.
Manşetten verilen haberin biri Saathanedeki yıkımla ilgiliydi, bir diğeri ise OMV’nin üretim lisansının iptaline ilişkindi.
Saathanedeki yapılar “Tarihi değil” diye yıkılıyor ya.
Tarih fışkırıyor her karışından.
“Ben yaptım oldu” anlayışına.
“Bir bilene sormadan yaparsan, başına bunlar gelir” diye cevap başka türlü verilmezdi sanırım.
‘Saathanenin tik takları’ bizim Büyükşehir Belediyesinin başına daha çok iş açacak gibi görünüyor.
Ünye Su Ürünleri Kooperatifinin açtığı bir dava nedeniyle Terme’nin Akçay mevkiinde kurulan OMV firmasına ait elektrik santralinin enerji üretme lisansı iptal edilmiş.
Bu haber de gazetenin ikinci manşetiymiş.
Lisans işlemi ile ilgili yürütme durdurulmuş yani.
Lisans yoksa üretim de olamaz haliyle.
Bu mahkeme kararı ile benim şimdi kafam fena halde karıştı.
Su Ürünleri Kooperatifi denizden alınan soğutma suyu nedeniyle deniz ürünlerinin zarar gördüğünü ileri sürüyor.
Mahkeme de bu gerekçeyi haklı bulmuş.
Peki, Cengiz Holding ile Aksa’nın Tekkeköy’deki santralleri de Samsun’un denizine aynı zararı veriyor mu?
Merak ediyorum doğrusu.
Cemal Abi’nin santrali de denizden soğutma suyu alıyor mu?
Ki, muhtemelen alıyordur.
Zira termik santralleri soğutmanın başkaca bir yolu da yoktur.
Su ya bir gölden alınır, ya da denizden.
Neden benim ülkemin işadamları ve yöneticileri bu gibi durumları hesap etmezler.
Bu da bir nevi “Biz yaparız olur” durumunun tezahürüdür.
Balıklara verilecek zarar hesap edilmeden yatırım yapılmış.
Çık şimdi bu işin içinden çıkabilirsen durumuyla karşıya kalınmış.
“İnsanlara vereceği zararı düşünmeyenler, balıkları mı düşünür mü?” demeyeceğim, zira bunu düşünen yargıçlar varmış benim ülkemde.
“Balıklara kıymayın” demiş birileri.
Bu kararla Terme ve Samsun Termik santrallerden kurtulur mu bilemem.
Balıklara can borcumuz olacağı da hiç aklıma gelmeyecek bir durumdu.
Ama olsun.
Diren Terme