Türkiye yine ayakta…
Bir yıl kadar önce bir ağaç için ayağa kalkanların, Ülke Sembolü Bayrak için oturacaklarını sananlar büyük bir gaflet, dalalet ve hakka hıyanet içindedirler.
Ey T.C. işaretlerini Türkiye’nin kurumlarından kaldırma aymazlığını gösterenler, Bayrak için de aynı şeyi sakın düşünmeyin.
Sonra alırlar o direği katlamadan ceketinizin cebine sokuverirler.
Kışladan içeriye girip Bayrağı direğinden indirenler ve de buna izin verip gıklarını çıkarmayanlar, Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı da olamayacakları gibi sanırım en büyük hatayı yapmışlardır.
Hani birileri çıkıp “Yüzde elliyi evde tutamıyorum” demişti ya…
Hani bir ağaç için sokaklara çıkanların üzerine biber gazları, su sıkılmış insanlar cop ve çeşitli madde atımı nedeniyle sakat, kör kalmış ölmüşlerdi ya.
Merak ediyorum, eline Türk Bayrağını alıp sokağa çıkacak olanların üzerlerine de biber gazı sıkılacak mı?
Bu kadar biber gazı üretildi mi acaba dünyada…
Siyasetçiler Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzde onluk bölümünün ayakta olduğundan bahsediyorlar.
Neymiş efendim doğu ve güneydoğuda insanlar ayaktaymış da…
Ey aymazlar, bu ülkenin insanlarının yüzde doksanı Bayrakları için ayağa kalkarsa ne yapacaksınız?
Çünkü bu insanlar “Bayrakları Bayrak yapan üzerindeki kandır” diye çıkarlar sokağa, kanlarının dökülmesinden de korkmazlar…
Bu işin askeri sorumluluğunu Genel Kurmay Başkanı üzerine almalı.
Siyasi sorumluluğunu da Başbakan almalı üzerine.
Başbakan Erdoğan işine geldiği zaman “Asker Milli Savunma Bakanı’na dolayısıyla bana bağlı” diyorsa, işine gelmediği zaman da Genel Kurmay Başkanı’na “Bayrağı indiren indirilmeli” demeyecek.
Sahi Milli Savunma Bakanı kim?
Adını hatırlayanınız var mı?
Sokakta yüz kişiye sorun bakalım kaç kişi bilecek adını…
BALIKÇI BARINAĞI VE TERSANE
Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz bozuk saat gibi adeta.
Zaman zaman doğruyu da söylüyor.
Örneğin Balıkçı Barınağı ile ilgili söyledikleri.
Burası yıkılacakmış.
Doğrusunu yapar.
Neden?
Burayı yapanlar yanlış yapmışlardı da ondan.
Hiç öyle garip bir barınak yapılır mıydı orada…
Sahi kim yapmıştı orayı?
Limanın içinden balıkçı barınağını kaldıran zihniyet yapmıştı.
Yusuf Bey mi idi o kafaya sahip olan?
O zaman da Canik’in önünü kap/atmayın, bırakın koca ilçe nefes alsın demiştik de dinletememiştik.
Yanlışı görmüş olmalı ki yıkacakmış.
Yıkacak ve yenisini yapacakmış.
Neden orada yine balıkçı barınağı yapacak?
Oysa yan tarafında su kayağı yapılıyor değil mi?
Yusuf Bey, balıkçı barınağı yapmayıp orada su sporları merkezi yapabilir haliyle…
Balıkçı Barınağı nereye mi yapılmalı?
Sürün gitsin organizenin de ötesine.
Hani tersane diye bir yatırım yapıldı ya bir yerlerde.
Orada bir de mendir8ek gerçekleştirildi ya.
Bu milletin milyonlarca doları oraya harcandı ya.
Birilerine söküm yapmak için peşkeş çekileceğine bari balıkçı barınağı yapılsın oraya…
Ancak yapmazlar…
Yapamazlar…
Çünkü tersane peşkeş çekilmeye müsait bir yer, hazır yatırımı da yapılmış.
Ha Gemi yapmışsın, ha gemi sökmüşsün…
Değişen ne ki; Nasıl olsa sonuçta işin içinde gemi var ya.
Ha yapmışsın ha sökmüşsün.
Bir tek fark var, yaparken olmayan kanserojen sökerken var…
O kadar hata kadı kızında da var canım…
GÜNÜN FIKRASI
-Alo polis mi?
-Evet.
-Şu anda burada yedi yüze yakın ölü var!
-Sakin olun beyefendi hemen geliyoruz. Neredesiniz?
-Mezarlıktayım..
GÜNÜN SÖZÜ
Tüm çiçekleri kopartabilirler ama yine de baharın gelmesini asla engelleyemezler. Pablo Neruda
DUVAR YAZISI
Kumarda kazanmanın tek yolu oynamamaktır…