limanbet limanbet bonus veren siteler bonus veren siteler bonus veren siteler istanbul evden eve nakliyat cappadocia green tour istanbul sex shop jojobet giriş jojobet casino siteleri nakliyat istanbul evden eve nakliyat istanbul eşya depolama
Başarıyı Tesadüfe Bağlamak
Yazarlar // 15 Ekim 2015 Perşembe 00:00

Ragıp GÖKER

Geçmişte bireysel spor dalları olan güreş ve boksta uluslararası başarılar kazanmışız.
Koca Yusuf mesela,  karşılaştığı her rakibini tuş etmiş bir efsanedir.
Yaşar Doğu’nun da sırtı mindere değmemiş.
Gazanfer Bilge, Mustafa Dağıstanlı, Ali Rıza Alan, Mehmet Güçlü, Reşit Karabacak ve Hamza Yerlikaya güreş sporunun efsanelerindendir.
Cemal Kamacı, Muhammed Ali’ye özendiğimiz yıllarda profesyonel boksta Avrupa şampiyonu olurken çocukluktan delikanlılığa adım atıyordum.
Kemal Sonunur, Celal Sandal ve Köksal Özoğluöz de başarılarıyla bizi gururlandırmış sporcularımızdı.
Bu sporcularımızın madalya törenlerinde istiklal marşımız eşliğinde bayrağımız göndere çekilirken, takım sporlarında ise 'şerefli yenilgiler' alıyorduk.
İngilizlere karşı yaşadığımız 8-0’lık hezimetlerden hiç söz etmeyeceğim.
Stadyumlarımızın çimlendirilmesinin de etkisi olmuştur muhakkak ama ne zaman ki, Jupp Derwall ve Sepp Pıontek gibi futbol adamları ülkemize geldi, o tarihten sonra futbolumuzun da makus talihi değişmeye başladı.
Mustafa Denizli, Fatih Terim ve Şenol Güneş gibi futbol bilgisinin yanı sıra entelleküel derinliği olan teknik adamlarımızı da yetiştirdik.
Bu tarihten sonra eğitime önem verirken, daha çok çalışmamız gerektiğini de kavradık.
Ayrıca, gençletimize tesadüflere inanmamaları gerektiğini söylerken, başarının ancak çalışarak elde edileceğini öğretmeye başladık.
Bu nedenle Dünya ve Avrupa şampiyonalarında yarı finallere ulaşmamız asla tesadüfi değildir.
Başarıyı tesadüfe bağlayanlar, yenilgiyi aslında peşinen kabul edenlerdir.
Böyle düşünenler farkında olmadan tembelliğe de zemin hazırlıyorlar.
Son yıllarda '12 Dev Adam' ve 'Filenin Sultanları' bizi başarıya alıştırırken büyük coşku yaşatsalar da, salon sporlarının, geniş kitleleri futbol kadar etkileyemediği de bir gerçektir.
Ülkemiz çok zor günler yaşıyor.
Terör gemi azıya almış durumda.
Ülkemizin kalbi olan başkentimizin göbeğinde bile bombalar patlıyor.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgemizden gelen şehit haberlerine nerdeyse alışmışken, şu sıralar Ankara’daki çifte bombalı terör eyleminde yüzlerce yurttaşımızı kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz.
Milli takımımız olağanüstü bir başarıya imza atarak, terör acısıyla yanan yüreklerimize su serpmiş oldu.
Takımımızın aldığı bu büyük başarı ‘mucize’ olarak tanımlanıyor.
Ki;
Duruma birçok açıdan bakıldığında mucize olarak değerlendirilebilir.
Ve fakat
Büyük bir mucize gerçekleşmiş olsa da, hiçbir başarı tesadüfi değildir.
Bu başarı çalışarak ve alın teri dökülerek elde edilmiştir.
Takımımız, başlangıçta gelen kötü sonuçların altında ezilmemiştir.
Çocuklarımız, kötü sonuçlarla oluşan mevcut duruma teslim olmadılar.
Direndiler.
Hani nasıl söylenir ‘’İnanmak başarmanın yarsıdır’’ diye, bu çocuklar da inandılar ve daha çok çalışarak kazandılar.
Dün akşam bize yaşatılan aslında inancın zaferidir.
Fransa’da yapılacak Avrupa Şampiyonasına doğrudan katılma hakkı kazanan takımımızın orada başarılı olmasını elbette çok isterim ama dün gece yaşattıklarının yanına hiçbir sonucun yaklaşamayacağını düşünüyorum