istanbul sex shop casino siteleri istanbul evden eve nakliyat istanbul eşya depolama baker depolama
Balkan Türkleri
Yazarlar // 27 Mart 2016 Pazar 00:00

Ragıp GÖKER

Yazımı hazırlamak amacıyla gazeteye gelmeden önce,  Samsun Balkan Türkleri Derneğinin Gazi Sahnesindeki 14. Genel Kuruluna katıldım.
Kongre salonuna biraz etken gittiğim için bolca ‘Selanik Türküsü’ dinledim.
Şehit haberlerinin ardı arkası kesilmiyor.
Bu nedenle moralim dibe vurmuşken, Atam’ın da çok sevdiği Selanik Türküsünü dinlemek bana ne kadar iyi geldi bilemezsiniz
Samsun Balkan Türkleri Derneği 1987 yılında kurulmuş.
Derneğin faaliyete geçtiği ilk yer, o yıllarda çalıştığım Güneş Gazetesinin bulunduğu binadaydı.
Akşam saatlerinde, mübadil ailelerin çocuklarına balkan kültürünü aşılamak amacıyla folklorik çalışmalar yapılır, bu nedenle bizde davul zurna eşliğinde bolca ‘Debreli Hasan’ ve ‘Cigoş’ dinlerdik.
Ben o namelere alışkındım ama komşulardan sıklıkla şikayet geldiğini bilirdim.
Bu nedenle bir binada uzun süre kalamadılar, çok sayıda bina değiştirdiler.
Cihat Yılmaz’ın başkan olmasından sonra bir daire satın alınınca  konargöçer olmaktan kurtuldular.
Şehir bilincine olumsuz etkileri olduğunu düşündüğüm hemşeri derneklerine oldum olası sıcak bakmadım.
Mübadil bir ailenin ferdi olmama rağmen, beklide bu nedenle büromun üst katında kurulan derneğe uzun süre üye olmamıştım.
Folklorik çalışmalar hoşuma gidiyordu ama.
Aylık yayınlanan bir dergi çıkarmaya başladıklarında, derneğin lobiciliğin ötesinde bir anlayış içinde olduğunu öğrendim ve nice sonra üye oldum.
Balkanlar en karmaşık dönemini 19. ve 20. yüzyılda yaşamıştır.
Dedelerim ve ninelerim çok çile çekmişler.
Henüz küçük bir çocukken Rahmetli Bektaş Hala’dan, Akın Üner’in de romanına konu ettiği ‘çalı harmanındaki’ Bulgar İşkencelerini çok defa dinlemiştim.
Ama bunca işkenceye rağmen boyun eğmeyi ve ‘’Yenildik’’ demeyi hiçbir vakit düşünmemiş onlar.
Mustafa Kemal Atatürk, doğup büyüdükleri ve de uğruna öldükleri toprakları bırakıp göç etmek zorunda kalan bu insanları ‘’Mübadiller kaybedilen toprakların kutsal emanetleridir’’ diyerek tanımlamış.
Genç Türkiye Cumhuriyeti ve Yunanistan arasında imzalanan Nüfus Mübadelesi bir zorunluluğun sonucudur.
Osman Kara, kaybedilen topraklarının önemin anlatırken bir keresinde ‘’Biz Mekke, Medine ve Kudüs’ü kutsal biliriz ve kaybettiğimiz için ağlarız ama o topraklar için döktüğümüz gözyaşı oralarda yitirdiğimiz vatan evlatları içindir. Biz ayrıca Selanik, Kavala ve Serez için de ağlarız ancak, oralara döktüğümüz gözyaşı balkanları vatan bildiğimiz içindir’’ demişti.
İslam’ı uzak diyarlarda onlar yaydı.
İstanbul fethedilmeden çok önce Balkanları Türk Yurdu yapan da onlardı ve beklide kendilerine  ‘’Evladı fatihan‘’ denmesin bir nedeni de budur.
Balkan Türkleri Derneğini yönetenler, bu kültürün ve ruhun yaşatılması için çaba harcıyorlar.
Şehir içinde hemşeri derneği olacaksa da böyle olsun.