Henüz şehre taşınmamıştık.
Aşağıçinik’te yaşıyorduk yani.
Babam, dedemden ayrılmış, anam ve babam sırtlarında kum taşıyarak yeni yaptırılan dede evini boşaltarak Rum’lardan kalma o eski eve taşınmışlardı.
Çocuk denecek yaştaydık yani o durumun anam ve babamda yarattığı travmayı anlayacak durumda değildik.
Kardeşler olarak biz farkında olmasak ta rezil bir yoksulluğun tam ortasındaydık aslında.
Bir gün evde bayram havası yaşanıyordu.
Anam şen benden iki yaş kadar büyük olan abim de şen.
Ev pür neşe yani.
Babamın işe girdiği söylenmişti.
Karadeniz Bakır İşletmelerinin Samsun fabrikası inşaatına amele olarak alınmıştı babam.
Kazma kürek işçisiydi yani.
Bizi de bu durum sevindiriyordu.
Babamıza üzülmemiz gerekirken seviniyorduk aslında.
Ne tezat değimli.
Allah kimseye yok ve yoksulluk göstermesin.
Samsun Bakır Farikası’nın bende anısı var. Bende derin izler bıraktığını söyleyebilirim.
Temelinde babamın emeği var Bakır’ın
Bu bakımdan meslek yaşamım boyunca Karadeniz Bakır İşletmeleriyle ilgili haberlere dikkat kesilirim.
Önceki gün meydana gelen elim kazayı da bu nedenle dikkatle isledim.
Babamı düşündüm. Bir de arkadaşlarını.
Bizim köyümüzden çok insan bu işletmeden karnını doyurmuş.
Evine ekmek.
Çocuklarına mutluluk taşımıştır işletmeden kazandıklarıyla.
Haluk Koç’la birlikte gezdim kaza yerini.
Murat Albayrak anlatırken kazanın oluş biçimini.
Ben babamın fabrikanın temeline vurduğu kazmanın sesini dinliyordum sanki.
Arkadaşlarını o devasa kütlenin altında yitiren işçiler, bir taraftan enkazı kaldırıyorlar, bir taraftan da yarım kalan işi tamamlamaya çalışıyorlar.
Tarifsiz bir keder içindeydim.
Hele hele Murat Albayrak’ın ‘’Bir çoğu dün iş başı yapmış’’ demesi üzerine tümden kederlendim.
Sanki o fabrikanın bütün enkazı üzerime düşüyor gibiydi.
Geçmiş olsun diledim Cengiz ailesinden Şeref Cengiz’e..
Allah böyle kaza ve belalardan korusun hepimizi.
De.
Haluk Hoca da söyledi. İş kazalarında dünya ikincisiymişiz.
Biraz daha fazla dikkat ve biraz daha fazla özen gösterilsin lütfen.