Ülkemiz garipliklere dolu, sesini yükselten siyasetçiyi haklı görüyor ve insanlarımızın bir bölümü adeta kendisine biat ediyor. Seçimlere şunun şurasında ne kadar zaman kaldı ki, muhalefet çalışmalarını sürdürürken İktidardaki AK Parti ve MHP belki derinden yüzüyorlar bu konuda belki de sandığa gitmekten korkuyorlar. Seçimlerine şunun şurasında kaç ay kaldı ki? Vatandaş sandık başına gidecek ve yeni yöneticilerini seçecek. Veya aynı yöneticilerle yollarına devam edecek.
Şöyle düşünün bakalım kimi seçeceksiniz? İşbaşındaki AK Parti ve MHP’den oluşan Cumhur İttifakını mı yoksa karşı blokta günden güne sayısı artan MİLLET İttifakını mı? Her ne kadar Cumhur İttifakının paydaşlarından birisi olan MHP’ni iktidara desteksiz gelme gibi bir düşüncesi yoksa da Sayın Bahçeli sürekli desteksiz atıyor. Peki, vatandaş önümüzdeki seçimlerde kimi seçecek? Ve de neden seçecek? Bugünden düşünmesi gerekir sanıyorum. Siyasiler konuşuyor ancak konuşmalar incir çekirdeği kadar bile yer tutmuyor vatandaşın günlüğünde.
Seçmene henüz bir tek proje anlatılmış değil. Adaylar, özellikle iktidar adayları yapacaklarına projelere değil, Başbakan’ın “Van Münit” sözüne sığınmış durumda gelmişti iktidara.
1980 sonrası ilk seçimde Rahmetli Özal ile yine rahmetli Calp TV’de tartışıyorlardı. Özal “Köprüyü satacağını” söylüyor, Calp ise “sattırmayacağını” anlatıyordu. Tartışma sürerken Calp masaya yumruğunu vurmuş ve “Sattırmam” diye kükremişti. Ana muhalefet partisi lideri olmuştu bu kükremeyle de. Van Münit ifadesi de AKP’ye yeniden prim yaptırıyordu. Ancak köprülerin altından çok sular aktı, sesini yükselten parsayı topluyor. Biz buyuz işte, bizim demokrasimiz de bu. Sesini yükselten aradan yıllar geçse de değişmiyor. Tartışırken karşımızdakine bağırmayı demokratik tavır sanıyoruz, yıllar da geçse bu faşist tavırdan kendimizi alamıyoruz. En azından Türkiye siyasetinde bir değişiklik oldu, iktidar muhalefeti karşısına alıp konuları tartışmaya cesaret edemez duruma geldi. Geldi de cahil bırakılan halkın çoğu halen “Sesi yüksek çıkanı” haklı sanıyoruz hep. Ancak vatandaş şunu unutmamalıdır. Beyaz gülün bile gölgesi siyahtır...
SALGIN PATLADI
Vatandaşın hangi ölçüde hastalığa yakalandığı birilerinin umurunda bile değildi, Sağlık Bakanlığı vakaları bir aza indiriyor birçoğa çıkarıyordu bu nedenle de kafamız karışıktı. Ta ki Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan eşiyle birlikte hastalığa yakalandığını söyleyene kadar.
Eğer Sayın Cumhurbaşkanı böyle bir açıklama yapıyorsa salgın gerçekten vatandaşı zorlar duruma gelmiş, yapılacak nedir sorusunun yanıtı basit: Aşılarımızı olacağız, çünkü virüs kapınca götürüyor insanları, Türkiye’de salgın nedeniyle hastalığa yakalanan ve can verenlerin sayısının artması Sağlık Bakanlığı’nın rakamları saklamaya kalkmasını da ne derece hata olduğunun kanıtıdır.
Bakanlık neden sayıları yanıltıcı bir duruma getirmiştir? Yeterince aşımız mı yoktur veya aşı alacak paramız da kalmamıştır? Bir Devlet düşünün vatandaşına aşıyı bile yeterince yapamıyorsa yönetenlerin bulundukları yeri işgal etmesinin anlamı da kalmamıştır.
GÜNÜN SÖZÜ
İnsanın en büyük dostu zorluklarıdır. Çünkü insanı karşılaştığı zorluklar güçlendirir. Gasson