Dün, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in 19 Mayıs etkinlikleri için geleceği Samsun'da il ve ilçe örgütleriyle seçim yenilgisini değerlendirebileceği öngörümüzden sonra, bugün de Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dünkü gurup toplantısındaki, "Yorulan arkadaşlarımız, motivasyonunu yitiren arkadaşlarımız varsa onları dinlenmeye alacağız; yeni, heyecanlı, dinamik arkadaşlarımızla kadromuzu güçlendirerek yolumuza devam edeceğiz." sözleriyle, AK Parti'deki olası kadro değişikliği üzerinden seçime dair değerlendirme yapmam gerektiği beklenirdi ki; doğrusu bu ya, bende bu konuda yazmayı planlamıştım aslında.
Ve fakat.
Aşağıçinik'den arayan akrabam Harun Aktaş, ''Nefes alamıyoruz, bu fabrika bacaları hakkında bir şeyler yazamaz mısın?'' dediği için, konunun daha hayati olduğu inancıyla siyaseti bir gün erteleyip, baca gazları konusunu yazmak daha isabetli olacaktı.
Ki;
Bu satırlarda yazılanları takip edenler, Tekkeköy'ün yanı başındaki Aşağıçinik köyünde doğup büyüdüğüme ve hala oralarda yaşayan yakınlarım olduğuna dair notları sıklıkla dile getirdiğimi hatırlayacaklardır.
Yakın akrabam olan Harun Aktaş 61 yaşında.
Doğduğu günden bu yana Aşağıçinik'te yaşıyor.
Uzun süredir sağlık sorunlarıyla boğuşuyor Harun.
Ses tellerinden bir bölümü yıllar önce alınmıştı. Kalbi de tam randımanla çalışmıyor.
Bir kaç yıl önce doktorlar tarafından akciğerinde de tümör tespit edilmişti ki; kendisinden üç yaş büyük ağabeyi Hasan Aktaş'ı da iki yıl önce akciğer kanserinden yitirmişti.
Dün ''Nefes alamıyorum, kendimi boğuluyor gibi hissediyorum, İncir ağaçlarımız kurudu, bahçemizde sebze bile yetiştiremez olduk'' şeklinde sözleriyle Tekkeköy'de zehir kusan bacalar olduğunu anlatırken, iki ablası Rukiye ve Mevlide'nin akciğerlerinde de tümör bulunduğunu anlatıyordu.
Rukiye Abla benden biraz büyüktür ama Mevlide ile aynı yaştayız.
Yakın akrabamız olmaları nedeniyle Aktaş ailesinin bütün çocuklarıyla bir birlikte büyümüştük zaten.
Harun'un hastalığından haberdardım zaten ve kendisiyle aynı zamanda akciğer kanseri teşhisi konan Hasan'ın kaybı zaten hepimizi derinden yaralamıştı ki; Rukiye Abla ve Mevlide'nin de aynı illete yakalanmış olmasının haberiyle bir kere daha sarsılmış oldum.
Ki;
İki hala ve bir amcayı akciğer kanserinden toprağa vermiş bir ailenin ferdiyim.
Aşağıçinik Samsun'a 10-12 Km uzaklıktaki bir yerleşim yeridir.
Hikmetinden sual olunmaz Yüce Allah, öylesine özenip, bezenerek yaratmış sanki.
Hani Gürcü'ler, ülkelerinin doğal güzelliğiyle övünürken ''Tanrı, Gürcistan'ı kendisinin emeklilik günleri için yaratmış'' diyorlar ya, Aşağıçinik de öylesine güzel bir köydür.
Adam ek, adam yetişir, o derece de verimli toprakları da var ama köyümüzde yetiştirilen sebze ve meyveyi yemek fazlaca cesaret ister.
Ki;
Tarıma verdikleri zarar nedeniyle Karadeniz Bakır İşletmeleriyle Azot Sanayi, yöredeki köylülere yıllarca tazminat ödemişlerdi.
Tekkeköy'de çevreyi yıllarca zehirleyen iki fabrikaya, yeni sanayi tesisleriyle birlikte mobil santraller de eklendi biliyorsunuz.
İşletmeciler, bacalara filtreler takıldığını ve bu nedenle tesislerin artık doğaya zarar vermediğini iddia ediyorlar ancak,hava kararmaya yüz tuttuğunda etrafı yine de, kesif bir duman ve koku kaplıyor ki, nefes almak zorlaşıyor sahiden.
Samsun'da rüzgar genellikle batıdan eser.
Farkındaysanız yağmur da batıdan gelir çoğu zaman ancak, arada sırada rüzgarla birlikte yağmurun da doğudan geldiği olur.
Doğudan esen o rüzgarın etkisiyle Samsun'daki evlerimizde de koku hissettiğimiz anlar olur ki; Tekkeköy halkı o kokuyu sürekli hissediyor olmalılar.
Demem o ki;
Bu duruma bir son verilsin.
Bunu söylerken, fabrikaların kapısına kilit vurulsun demiyorum elbette ancak, baca gazlarının sıklıkla denetlenmesi gerektiğini hatırlatmak istiyorum.
Köyüm olan Aşağıçinik ile Tekkeköy çevresindeki yerleşim yerlerindeki kanser vakalarındaki artış için ''Baca gazları halkı zehirliyor'' gibi bir ifade kullanmayacağım elbette ancak, yöredeki kanser vakalarının artma nedenlerinin araştırılması gerektiği gibi bir notun altını da çizmek isterim yine de.
Kanser vakalarındaki artışın nedeni baca gazlarıdır belki.
Bugüne kadar kapsamlı bir araştırma yapılmış değil henüz ve kapsamlı bir araştırma yapılmadan da kimse, ''Öyledir, ya da değildir'' diyemez çünkü.