istanbul sex shop casino siteleri istanbul evden eve nakliyat istanbul eşya depolama baker depolama
Babalar Gününe Dair
Yazarlar // 21 Haziran 2015 Pazar 00:00

Ragıp GÖKER

Bugün Babalar Günü.
Kutlu olsun.
Sağlık ve afiyet dileklerimle başta babam Aydın Göker olmak üzere bütün babalara sağlık ve afiyet diler, her birinin ellerinden öperim.
'Babalar Günü, Anneler Günü' gibi özel günlerin kutlanmasına, tüketimi teşvik ettiği için karşı çıkan çok sayıda insan tanıyorum.
Ama ben tüketimin  her zaman teşvik edilmesine inandığım için bu türden eleştirileri doğru bulmuyorum.
Tüketimin durması bir anlamda yaşamın durması demektir.
Bu özel günlerde de çarşı pazar hareketleniyor, bu durum da beni ziyadesiyle mutlu ediyor.
Karım da bana hediye almış mesela.
Ne yalan söyleyeyim pek sevindim.
Siz de bir hediye aldınız mı babanıza bilmem ama "Aman ha ihmal etmeyin" derim.
Çarşamba günü 'Türkiye'nin Babası' Süleyman Demirel'in ölüm haberini aldığım sıralarda babam da önemli bir operasyon için Gazi Devlet Hastanesinin ameliyathanesine giriyordu.
Hastanenin üroloji uzmanlarından Op. Dr. Can Aydın ve ekibinin başarılı bir operasyonla sağılığına kavuşturduğu babacığım, bu babalar gününü hasta yatağında karşılamak durumunda kaldı ama çok şükür sağlığına kavuştu.
Ziyaret nedeniyle de olsa her hastaneye gidişimizde "Allah buralara düşürmesin ama, buralardan da mahrum bırakmasın" deriz ya.
Babamın bu hastalığı sırasında onu bir kez daha anladım.
İyi ki bu hastanelerimiz ve iyi ki bu iyi yetişmiş hekimlerimiz var.
Yeri gelmişken söyleyeyim.
"Doktora kalkan eller kırılsın"
Halkımızın 'Devlet Hastaneleri' olarak bildiği  Kamu Hastanelerinde, bu günlerde teşhis ve tedavi hizmetleri mükemmele yakın bir halde sürüyor.

Bizim son bir kaç günümüz Gazi Devlet Hastanesinde geçti.
Odalar temiz ve bakımlı, bu nedenle hastane yönetimini de kutlamak isterim.
Geçen yıl yaşanan o malzeme eksikliği ile ilgili sorunların bir daha yaşanmaması için de bütün önlemlerin alındığını duyuyorum ve buna çok seviniyorum.
Babam, yetiştiği ortam nedeniyle olsa gerek, sevgisini çok belli edemez ama kardeşlerim gibi beni de çok sevdiğini bilirim.
Üzerimize titrediğini, bir işçi maaşıyla bizi yetiştirmek için ne kadar çaba harcadığını şimdilerde daha iyi anlıyorum.
Köyden kente göçtüğümüz ilk yıl beni bir tabelacının yanına çırak olarak vermişti.
Babama daha sonraki yıl okuma isteğimi söylediğimde beni Mithat Paşa lisesinin orta kısmına yazdırmak istemiş ama kayıtların dolduğu bahane edilerek, idare beni okula almak istememiş.
Bunun üzerine babam,  valilik binasına giderek, doğruca valinin kapısına dayanmış.
Doğaldır odacı babamı içeriye almak istememiş.
Ama babam kararlı.
Beni okutacak.
Bir şekilde valinin karşısına çıkmayı başarmış ve durumu anlatmış.
Babamdaki kararlığı gördüğü için mi bilmem ama. Ben Mithat Paşa'da  vali torpili ile okumuş bir öğrenciyim.
Onun hakkını nasıl öderim bilemem.
Aman ha babanızı ihmal etmeyin