Tan Gazetesi, Atatürk’ün ölümünü 11 Kasım 1938’de ‘’BABAMIZI KAYBETTİK’’ manşetiyle duyururken, Ulus Gazetesi de, ‘’Kurtarıcını ve Büyük evladını kaybettin Türk Milleti, SEN SAĞOL’’ şeklindeki manşetiyle duyurmuş.
Ulus, ‘’Şimdi tek vazifen, onun eserini ebediyen yaşatmaktır’’ şeklindeki alt manşetiyle de, Türk Milletine, Ata’mızın ilke ve devrimlerini yaşatma görevi yüklemişti.
Türk Milleti, Büyük Önderi’ni 79 yıl önce kaybetti ama Atatürk,henüz hayattayken ‘’benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır’’ demişti.
Ki, Türk Milleti, dinini kaynağından doğru şekilde öğrenebilsin diye düşündüğü için cebinden para vererek, zamanın din bilgini Elmalılı Hamdi Yazır’a, Kuran’ı Kerim’in Türkçe tefsirini yaptırmak istemişti.
Ulu Önder, inanan bir Müslüman olarak, Yüce Yaratan’ın Kuran’da buyurduğu gibi ’’külli nefsin zâikatü'l-mevt’’ ilahi emrine göre, her canlının ölümü tadacağını biliyordu.
Ve fakat
Genç nesillere emanet ettiği en büyük eseri Türkiye Cumhuriyeti’nin de sonsuza kadar yaşatılacağına olan inancını da söylemeyi ihmal etmemişti.
Atatürk yaşarken de kendisine ve O’nun ilkelerine karşı olanlar vardı ama Atatürk’ün ölümü, bir zamanlar karşı cephelerde çarpıştığı düşmanları olmak üzere, dünyanın dört bir yanında, Türk Milletinin büyük kaybı olarak görülüyordu.
Türk Milleti, kendileri için büyük kurtarıcı olacak o büyük insanı doğurup, yetiştirmiş anacığına ağır hakaret edenlerin yanı sıra, heykellerine saldıran meczuplar çıkmasına rağmen, Ata’sına sevgi ve saygıda kusur etmemiş, O’nun eserlerine sahip çıkma konusunda da, her dönem hassas davranmıştır.
Her 10 Kasım’da Anıtkabir’de oluşan insan seli, bunun en güzel örneğidir.
Mehmet Akif’in İstiklal Marşımızdaki mısralarında, ‘’Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli’’ dediği gibi, minarelerimizden çan sesi değil de ezan sesi işitiyorsak, bunu büyük önderimize borçlu olduğumuzu biliyoruz.
Dört bir yanımızda kan gövdeyi götürüyor.
Sırf ibadet etme biçimleri farklı diye, aynı dinin inananları bir birini boğazlıyor.
Bunun sebebi çok bazit aslında.
Cehalet.
Eli kanlı IŞİD militanlarını, bu dinin temsilcileri olarak görebilir miyiz?
Yaklaşık bin 400 yıl önce ‘’ilim Çin’de de olsa bulup öğrenin’’ şeklindeki peygamber sözüne rağmen, bu dinin inananlarının büyük çoğunluğu, inandıkları dinin en temel bilgilerini bile bilimden değil de, ne yazık ki kulaktan dolma bilgilerden öğrenmeyi seçiyor hala.
Ortadoğu coğrafyasında yaşananları gördükçe, Büyük Atatürk’ün, 94 yıl önce ‘’En büyük eserim’’ diyerek kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin değerini şimdi daha iyi anlıyoruz.
Bağımsızlığımızın yanı sıra bu milletin çocuklarına çağdaş bir ülke bırakan Büyük Atatürk’ü, sonsuzluğa yürüyüşünün 79. yıl dönümünde bir kez daha saygı, minnet ve özlemle anıyoruz.
Ruhu Şad olsun.