limanbet limanbet bonus veren siteler bonus veren siteler bonus veren siteler istanbul evden eve nakliyat cappadocia green tour istanbul sex shop jojobet giriş jojobet casino siteleri nakliyat istanbul evden eve nakliyat istanbul eşya depolama
Atakum'un Sorunu ve Madımak Vakası
Yazarlar // 3 Temmuz 2024 Çarşamba 15:27

Ragıp GÖKER

Sivas ilinde sazım çalınmaz
Güllerim yandı yüreğim dayanmaz


Atakum Belediyesi’nin batak hale gelişişi ile ilgili süreçte yaşananları ve dahi 1994 yılında kurulan belediyede görev yapmış olan bütün başkanlarının, sürece dair karşılıklı suçlamalarına tanık oluyoruz.

Aslında Atakum Belediyesi’nin içine düşürüldüğü durum, günümüzde ülkemizde birçok belediyenin yaşamakta olduğu durumdan çok da farklı değil.
Bu konuya döneceğiz ancak dün günlerden 2 Temmuz'du biliyorsunuz.
2 Temmuz 1993'te, ikisi otel görevlisi, 33'ü şair, yazar, akademisyen ve ozan olmak üzere 35 kişi, 15 bin dolayında gözü dönmüş yobazın ateşe verdiği Madımak otelinde diri diri yakılarak katledilmişlerdi.
Bugünü, yani o vahşete dair bir iki söz söylemeden geçirmek olmazdı.
Bu konuda çok şey yazılıp, çizildi.
Samsun Eski Baro Başkanı Kerami Gürbüz de, köşesinde bir yazı kaleme almış.
Gürbüz, Madımak olayını, faili meçhul cinayetlerle anılan 1993 yılındaki meydana gelen olaylarla ilişkilendirmiş haklı olarak.
Ki;
Kerami Gürbüz, Madımak'ta 35 kişi diri diri yakılırken, aynı gün Şırnak Çelik Karakolumuzda 16 vatan evladının da şehit edilmiş olmasına da değinmiş ve o karanlık yılda bir biri ardına yaşananları kronolojik olarak sıralamış.
Gürbüz, Madımak, her yıl anılırken, 16 vatan evladının şahadetiyle ilgili tek söz edilmemesine de serzenişte bulunmuş.

Dostum Kerami Gürbüz'e hak veriyorum ve bende ülkemin geçmişinde yaşanmış tüm insanlık suçu niteliğindeki şiddet olaylarını kınıyorum elbette.
Ve fakat.
Madımak vakasını, Türk kamuoyunun yaptığı gibi bütün bu vakalardan ayırıyorum.
Gerekçemi de, Sivas'ta aralarında 33 Türk aydınının yakıldığı vakaya dinimizin ve dahi Cumhuriyet devrimlerinin alet edilmesine bağlıyorum.
2 Temmuz 93'ün akşam haberlerinde biri ''La yakın, yakın'' diye bağırıyordu.

Aralarında Aziz Nesin'in de bulunduğu 33 yazar, şair, ozan akademisyen, kısaca 33 aydın, Pir Sultan Abdal'ı anma etkinliklerine katılmak için gitmişlerdi Sivas'a.
Madımak yanarken, ateşe benzin döken gözü dönmüş yobazlar, aslında 12 bin yıl önce, kadim Anadolu'da yerleşik topluma geçmiş insanlığı yok ediyordu ama farkında değildi.
''Cumhuriyet Sivas'ta kuruldu, Sivas'ta yıkılacak'' diye slogan atan topluluğun insanlık dışı eylemi, 80 öncesi Çorum'da ve Maraş'ta yaşananlardan farklı değildi.
Aynı Allah'a, aynı peygambere, aynı kitaba ve dolayısıyla aynı dine iman etmiş Anadolu'daki müslümanlar, sırf ibadet etme biçimleri farklı diye bir birine düşman edildiler.
2 Temmuz 93'te yaşanan Madımak vakası, 500 yılı aşkın süredir devam eden Anadolu'daki çarpık anlayışın dışa vurulmuş son halidir aslında.
Bölücülerin yarattıkları şiddet ortamıyla şerbetlenmiş bir toplumuz.

Her gün gelen şehit haberlerini vakayı adiyeden sayar olduk.
Ve fakat.
Terör olaylarını vakayı adiyeden saymayı fena bulurken, ''Hak geldi, batıl zail oldu'' peygamber sözüyle perçinlemiş inancımızın alet edilmek istendiği Madımak vakası gibi tehlikeli olayları asla ama asla vakayı adiyeden sayamayız.
Madımak, işte bütün bu nedenlerden ötürü, unutulmamalı ve dahi unutturulmamalı.
Belediyeler neden batıyor
Atakum Belediye Başkanı Serhat Türkel'in, devir teslimden sonra yaşadığı şok hali, 31 Mart seçimleri sonrası el değiştiren bir çok belediyede yaşanan şok halinden farklı bir durum değildi.
Sorun, belediyelere başkan seçilenlerin, seçildikleri makamı, bir kamu görevi olarak görüp görmeme durumuyla ilişkilidir.
Arpalık gibi görüyorlar belediyeleri.
İktidarlar da bu anlayışa çanak tutuyorlar maalesef.
Son 20 yıl içinde ihale yasaları kaç defa değişti ben sayamadım.
21 B diye bir uygulama çıkarıldı.
Bu uygulamayla belediyelere ihaleye gitmeden doğrudan alım yapmalarına olanak        tanınmıştı.
21 B denilen uygulama deprem, sel, yangın gibi felaket durumlarında ihtiyaçların kısa sürede teminine olanak tanımak için çıkarılmıştı ancak, belediyeler, tüm ihtiyaçlarını bu uygulama üzerinden yapar hale geldiler.

Belediye başkanı çağırıyor birini, ''Sana şu işi, şu fiyata veriyorum'' diyor ve iş bitiyor.
Çık bakalım ihaleye o işi daha uygun bir fiyata yapan var mı, yok mu?
Demem o ki 21 B denilen uygulama suiistimale çok müsait bir ortam sağlıyor ve suiistimale müsait bütün bu işlemlerin belediye şirketleri üzerinden yapılaması da enteresan bir durum.
Belediyelerin bütün işleri de neredeyse şirketler aracılığıyla yapılır hale geldi.
Oysa belediyelere şirket kurma izni, belediye başkanlarına yakın çalışma arkadaşlarını oluşturma amacıyla personel almalarına anayasadan gelen engeli aşabilmek için verilmişti ancak, belediyeler bütün işlerini şirketler aracılığıyla yapar hale geldiler.
Bunun sonucu olarak da Metin Burma döneminde 480 çalışanla yapılan hizmet, Cemil Deveci döneminde bin 300 personelle yapılır hale dönüşmüş.
Biz de belediyeler neden batıyor diye soruyoruz.
Batmazlarsa şaşarım.