istanbul sex shop casino siteleri istanbul evden eve nakliyat istanbul eşya depolama baker depolama
Atakum Belediyesi Batarken
Yazarlar // 29 Haziran 2024 Cumartesi 15:29

Ragıp GÖKER

Yener Cabbar'ın ''Kim Batırdı'' manşetliye kaleme aldığı yazısından yola çıkarak hazırlanan haber, H.HALK'ın önceki günkü manşetiydi.

Gazetenin haberinde, Atakum Belediyesinin borç batağına sürüklenmesi süreciyle İshak Taşçı ve Cemil Deveci dönemlerinde artan borçlanmalara dikkati çekiliyordu.

Gerek gazetenin manşetinden verilen haberde ve gerekse Yener Cabbar’ın yazısında, bir taraftan artan borçlanmaya dikkati çekilirken, borçlar nedeniyle belediye mülklerinin icradan satışı sürecinde bazı mülklerin değerinin yarısına satılma nedenlerini de sorgulanıyordu.

Borçlar nedeniyle belediye mülkleriyle ilgili icra işlemlerinin başlatıldığı süreçte, belediyenin hukuk işleri birimince gerekli itirazlar zamanında yapıldı mı?

Çünkü bir belediye mülkünün icrada yarı fiyatına satıldığına dair bir iddia var ortada ve bu iddiaya tatminkar bir cevap verilebilmiş değil hala.

Atakum Belediyesi batakta.

Bunu biliyoruz.

Yener Cabbar ve H.HALK gazetesi ''Belediyeyi kim batırdı?'' diye soruyor haliyle.

Gazetenin ve dolayısıyla Yener Cabbar'ın bu sorusuna dün cevap veren Atakum Belediyenin önceki dönem Başkanı Cemil Deveci, ''İshak Taşçı dönemine baksınlar, bana 2 milyar lira borç bıraktılar'' demiş.

Ki;

Deveci göreve başladığında, Atakum belediyesinde İshak Taşçı döneminden kalma borçlar nedeniyle peşi sıra gelen icra dosyalarına bağlı olarak belediyenin kimi mülkleri ve araçları haczedilmişti.

İcra işlemleriyle ilgili olarak seçime 46 gün kala satın alındığı bildirilen 37,5 ton lop et nedeniyle kesilen 1 milyon 628 bin 625 faturadan kalma ödenmemiş borcun ödenmemesi sonucunda haciz işlemi başlatılmış olmasını eleştirmiştik.

Atakum belediyesinin batağa sürüklenme süreci yeni değil yani onu söylemek istiyorum.

Karşılıklı suçlamalar olacak elbette.

Ve fakat.

Karşılıklı suçlamalarda ''Tencere dibin kara, seninki benden kara'' gibi söylemlerle karşılaşmamız da mümkün.

Süreçle ilgili iki başkan döneminde kimin sorumluluğu daha fazla bilmiyorum.

Bildiğim bir gerçek var:

Kabahatin büyüğü, vatandaş olarak bizdedir.

Bu gerçekle yüzleşmek zorundayız aslında.

Samsun Büyükşehir Belediyesinin Efsane Başkanı Muzaffer Önder, 25 yıl önce kaybettiği seçim sonrası, yönetimi Yusuf Ziya Yılmaz'a, devrederken, kasada hatırı sayılır miktarda para da bırakmıştı.

O günleri hatırlayanlar olacaktır.

Rahmetli Muzaffer Önder, Samsun'un önemli sorunlarından biri olan kanalizasyon sorununun çözümü için altyapı çalışmalarına önemli ölçüde yatırım yapmış olmasına rağmen ''Belediyenin kasasında para mı bırakılırmış'' diye eleştirilmişti

Şaşılacak bir durumdu ama olmuştu.

Ki;

Rahmetliyi bu konuda eleştirenlerden biri de, halefi Yusuf Ziya Yılmaz'dı.

Rahmetli, umur görmüş devlet adamlarındı, kamunun parasını harcama konusunda kılı kırk yaran anlayışa sahipti yani.

O anlayış tarih oldu maalesef.

Muzaffer Önder'in yönetimi devrederken kasasında yüklü miktarda para bıraktığı Samsun Büyükşehir Belediyesi, 25 yıl sonra ülkemizin en borçlu belediyelerinden biri haline dönüştü.

Bu duruma nasıl gelindi.

Önce anlayış değişti.

Borçtan korkan kuşak, yerin ''Borç yiğidin kamçısıdır'' anlayışını benimseyen kuşağa terk etti.

Bunun ne kadar farkınayız!

Bütün bu olup bitenden biz de sorumluyuz.

Nazım Usta'nın dediği gibi:

''Kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!''

Bilmem anlatabildim mi?