Yazarlar // 16 Kasım 2015 Pazartesi 00:00
Ragıp GÖKER
Hafta sonunu, Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin (TGC) geleneksel hale gelmiş yerel
gazetecilik seminerine katılmak için Amasya’da geçirdim.
‘’Öğrenmenin yaşı yoktur’’ diye söylenir ya.
Şu günlerde yakalandığı bir hastalık nedeniyle yatağa düşmüş Ferruh Çetin’in
yanında çalışmaya başladığım Günaydın’lı yılların üzerinden yaklaşık 40 yıl geçmiş.
Meslek yıllarımın ilk yıllarında İsmail Başaran ve İsmet Hatipoğlu gibi ustalarla
çalıştım.
Amasya’daki seminerde konuşmacılar arasında gençlerde vardı, meslek büyüklerimiz
de
Seminerde bir taraftan bilgilerimi test ederken, hem çok şey öğrendim, hem de uzun
süredir göremediğim dostlarımla hasret giderdim.
Beş yıl öncesine kadar Amasya sık gittiğim şehirlerden biriydi.
Son yıllarda da birkaç kez transit geçiş yaptığım Amasya’yı seminer nedeniyle bu kez
yakından izleme fırsatı buldum.
Tarihi 7 bin yıl öncesine kadar dayanan eski bir şehir Amasya.
İki devasa kayanın arasında kurulmuş gibi.
Ama bir gerdan gibi şehrin tam ortasından geçen Yeşilırmak Amasya’ya hayat
veriyor.
Amasya halkı günlük yaşamın gailesi içinde fark edebiliyorlar mı bilmem ama
ziyaretçilere, tarihi doku ve doğal yapı ustalıkla birleştirilerek sunuluyor.
Amasya için tarihi kale ve kaya mezarları, geçmişten günümüze kalan büyük bir
miras.
Amasya, Fatih Sultan Mehmet ve Kanuni Sultan Süleyman gibi cihana hükmetmiş
yedi Osmanlı Padişahının tahta çıkmadan önce Saraydüzü kışlasında at koşturarak
eğitim aldıkları, ‘Şehzadeler Kentidir’.
Ve hatta Mustafa Kemal tarafından Amasya Tamiminin yayınlandığı şehirdir
Amasya.
‘’Milleti yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır’’ sözünün yer aldığı o tamim,
‘Tam Bağımsız Türkiye’ demektir aslında.
Bir manifestodur yani.
Bu tarihi miras Amasya’nın kültürel zenginliğidir ama bütün bunların yanı sıra,
Yeşilırmak’ın nazlı nazlı akarak suladığı çok az toprak parçasına sahiptir.
Çokça kayalıkların şehridir Amasya.
Ve fakat
Bu kayalıkları Amasya’nın bir başka zenginliğidir.
Binlerce yıl önce kayaları oyarak mezar yapan Amasyalıların, bugünkü kuşaklara
bıraktıkları zenginliğin değerlendirildiğini görmek sevindiricidir.
Özellikle geceleri bir renk cümbüşüne bürünen şehrin seyrine doyum olmuyor.
Ferhat’ın Şirin’e kavuşmak için oyduğu kayalar şehri görmeye gelenlerin ilk uğrak
yerlerinden biri olmuş.
Doğrusu bu ya Amasya Belediyesi’ de bunu iyi kullanarak halkının bu kültür
mirasından pay almasını sağlamış.
Rahmetli Nihat Dalay, sevgiliye kavuşmak isteyenler için bu yolun ne kadar
meşakkatli olduğunu anlatırken ‘’Ferhat bir zamanlar delmiş diyorlar, dağ bir
değil delemeyiz sevgilim’’ demiş ama iyi ki çok dağ var Amasya’da.
Ferhat kazma kürekle delerek su getirdiği Amasya’da sevgilisi Şirin’e kavuştu mu
bunu tam olarak bilmiyorum ama günümüzün Amasyalıları modern aletlerle deldikleri
kayalıklardan para kazanır hale gelmişler.
Dağlarında mermer yatakları bulundu Amasya’nın.
Demem o ki;
Amasyalılar bin yıllar süren taşla imtihandan sonunda kazançlı çıkmış oldular