Önceki akşam Ankara Eryaman stadında Ankaragücü ile Çaykur Rizespor arasında oynanan ve 1-1 biten maç sonrasında, Ankaragücü Başkanı Faruk Koca'nın, maçın hakemi Halil Umut Meler'e attığı yumruk, vatandaşlarımızın anlına sürülmüş kara bir lekedir.
O yumruk sadece Halil Umut Meral'e atılmamıştır zira.
O yumruk hepimize atılmıştır.
Bu nasıl bir kendini bilmezlik, bu nasıl bir aymazlıktır.
Futboldan ve spor karşılaşmalarının bütününden bağımsız söylüyorum.
Ki;
Özellikle futbol, dünyanın neredeyse bütünü tarafından izlenen bir spor dalıdır.
En çok seyirciyi futbol müsabakaları çeker.
Bu nedenle bütün dünyanın kabul ettiği kurallar çerçevesinde oynanır.
Bırakın hakeme saldırıp yumruk atmayı, tribünlerde yaşanabilecek en ufak taşkınlıklara bile izin verilmez ve bu en ufak taşkınlıklar bile anında cezalandırılır.
Spor, barış ve kardeşlik değil midir zaten.
Böyle kabul etmedik mi?
Kaldı ki; şiddetin her türlüsü yanlıştır ve kabul edilemez.
Maçta hakem hatası var mı bilmiyorum.
Olabilir de.
Az veya çok her maçta hakem hataları yaşanıyor.
Bu nedenle haksızlığa uğradıklarını düşünenlerde oluyor.
Ve fakat.
Her haksızlığa uğradığını düşünenler, kendi adaletini kendileri sağlamaya çalışırlarsa, oluşacak kaosu kim önleyebilir.
Kaldı ki;
Toplumsal yaşam kurallar çerçevesinde sağlıklı bir şekilde yürütülebilir ancak.
Şeriatın kestiği parmak acımaz'' diye boşuna söylenmemiş.
Herkes hakkını, hukuk kuralları içersinde arayacak.
Bunun başka yolu yok.
Hani biri, bir suç işler.
Ne bileyim bir cana kast eder.
Biz de onu işitiriz hani.
Vatandaşlar olarak öncelikle ''Vardır bir sebebi'' gibi o çarpık anlayıştan vazgeçmeliyiz.
Bir olay karşısında vardır bir sebebi gibi düşüncelerin bilinçaltımızda suçu ve suçluyu masum göstermeye yaramaktan başka bir işe yaramayacağını anlamamız gerekir.
Suç işlemenin bir sebebi olamayacağı gibi buna da zaten biz karar veremeyiz
Suçu ve suçluyu yargılayacak olan yegane makam ve mevki yüce mahkemelerdir sadece.
Spor ve özellikle futbol müsabakalarında hakemler, kararlarını anında vermek zorunda kalıyorlar.
Keşke hiç hata yapmasalar ama hata hep olagelmiştir ve bundan böyle de olacaktır.
Hakimler bile mahkemelerde günlerce inceledikleri dosyalar üzerinden hüküm verirlerken ata yapıyor, kaldı ki; anında karar vermek zorundaki hakemin hiç hatasız bir müsabaka yönetmesi beklenemez.
Bunu en iyi bilecek kişilerden biri de o saldırgan kulüp başkanı olmalı.
Zira iki dönem yasa yapıcı en büyük kurum olan TBMM'de iki dönem görev yapmış.
Demek ki, yasalar yapılırken sadece parmağını indirip, kaldırmış.
Hadi diyelim, hasbelkader seçildin.
Hem de iki dönem.
Yahu hiç mi bir şey öğrenmedin be adam.
Kanun yaparken bile kanun, nizam bilemedin madem.
Attığın o yumruğun milletimizin anlına çalınacak bir kara leke olacağını da mı düşünemedin.
Kanun ve nizamdan bihaber, hak-hukuk nedir bilmeyen adamdan attığı o yumruğun nelere mal olacağını hesaplamasını bekliyorum.
Olacak iş değil ya neyse.
Bu musibetten, iyi bir sonuç doğması beklenemez elbette ancak, Heysel faciası nasıl İngiltere için iyi bir sonuç doğurmuşsa, Eryaman’daki o yumruk da, futbolumuzda ve dahi toplumumuzun genelindeki hak hukuk ve adalet anlayışının yeniden gözden geçirilmesi adına bir sebep oluşturur umarım.
Geçmiş olsun Halil Umut meler.
Geçmiş olsun Türkiye