Yakakent ilçesinde dün, en işlek caddenin kenarındaki bir evde, en işlek saatte yani insanların Cuma namazından çıkışı sırasında yangın vardı.
Bir evin odasından dumanlar çıkıyordu.
İçerde insan var mıydı, yok muydu araştırması yapılırken itfaiye de bekleniyordu.
Bekleniyordu da o itfaiye bir türlü gelmiyordu.
Çünkü Yakakent Belediyesi’nde itfaiye yoktu.
Aslına bakarsanız vardı da yoktu.
Nasıl mı oluyor?
Yakakent belediyesinin bir itfaiye aracı vardı, hem de mükemmelinden.
Ancak Yakakent de Samsun Bütünşehir sınırları içine girince nasıl olmuşsa olmuş itfaiye aracı Alaçam ilçesine gidivermişti.
Yakakent’in belediyesi, Yakakent’in sivil toplumu, kısacası Yakakent itfaiyesine sahip çıkamamıştı.
Dün de görüldü ki itfaiye bir ilçenin olmazsa olmazlarından.
Hadi ambulanslar ir noktada toplanıyor, itfaiyeyi de toplamayın birader.
Sizin göreviniz ölenlerin arkasından “Rahmet Okumak” mı?
Görev dedim de…
Yangın olan mıntıkada CHP’li eski belediye başkanı Burhan Bayrakdar’a rastladım.
“İtfaiye yok mu” Diye soracak oldum.
Belediye Başkanına sor demeye getirdi.
Ben de sorayım:
Hüseyin Kıyma hadi yangın yerinde yoktun, belki yardımcıların vardı, Yakakent’te itfaiye yok mu?
Olmasın için bir girişiminiz olacak mı?
Bu itfaiye işi bir yerlerde bir dolu olaya yol açacağa benziyor.
Bugün önlemini almayanlar o zaman bunun kaza olduğu konusunda açıklama yapmazlar umarım.
Çünkü yediremeyecekler…
“Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir” düşüncesi galiba geçiyor…
Neden mi?
Dün AK Parti’nin oy deposu olan köyler de şehir oldu.
Yani köylü denilenler de şehirli oluverdi…
Sıkıntı şehirlerde deniliyordu ya…
Bilmem anlatabildim mi?
BARİ DİNİMİZİ BİZE BIRAKIN
Yıllardan beri, yani ben yedi yaşımdayken başlamıştım teravih namazı kılmaya.
Yüce Rabbim kısmet etti yıllarca kıldım.
Kıldım da Teravih namazında hep dört rekâtta bir selam verilirdi.
Şimdi ise işler değişti.
İki rekâtta bir selam veriliyor.
Eskiden mi yalan yanlış kılınıyordu bu namaz, yoksa şimdi mi birileri İslam Dinine de çomak sokmak için var gücüyle çalışıyor ve insanımızı kullanıyor.
Neymiş efendim müftülükten emir gelmiş de öyle kılınacakmış bundan sonra…
Hangi müftülükten?
Onu söyleyenler, önce şu sorunun cevabını versinler:
Bugüne kadar dört rekâtta bir selam verilerek kılınan namazlar olmadı mı?
Allah bu namazları kabul etmedi mi?
Allah adına birileri nasıl karar veriyor da namaz kılanların namazlarının kabul olup olmadığı konusunda yorumda bulunuyor?
Bin dört yüz yıldır böyle kılınan namazın bugün değiştirilmek istenmesinin ve de uygulamaya başlanmasının ne gibi bir anlamı vardır.
Dinimizi de bize bırakmak mı istemiyorlar?
Bari buna karışmayın be…
ZABITA GÖRMEZDEN Mİ GELİYOR
Samsun’un sadece merkezinde değil ilçelerinde de dilenciden geçilmiyor.
Ramazan ayı nedeniyle insanların daha duygusal hal aldıklarını anlayan duygu sömürücüleri öyle bir duruma geldi ki adeta ellerini vatandaşın cebine kadar sokacaklar.
Dilenmenin de bir adabı vardır be mübarekler…
İnsan ya verir veya vermez.
Zorlamanın ne anlamı var ki…
Dilencilerin çoğalmasının yanı sıra Samsun’a sözüm ona misafir olarak gelen Suriyeliler var ya işte onların bir bölümü de dilencilik sektörüne girmiş sanırım.
Samsun merkezde dilencilerin sayısının mantar gibi çoğalması “Acaba Zabıta göz mü yumuyor ve neden?” sorusunu sorduruyor insana…
GÜNÜN FIKRASI
Dört üniversite öğrencisi sabahleyin uyanamayarak matematik finalini kaçırırlar. Sınav ertesinde hocalarını yakalayıp, zar zor bindikleri arabanın lastiği patladığı için sınavı kaçırdıklarına ikna ederler. Kadın, yalvarmalarına dayanamayarak, bu dört arkadaşa sınavı 3 gün sonra yapacağını söyler. Sınav günü geldiğinde, matematik hocası bizim dörtlüyü dört köşeye oturtur. Finali geçmek için en az 50 almak lazımdır, sınavda da 5 soru vardır. Sayfanın önündeki 4 soru basittir ve her biri 10 puanlıktır. Kağıdın arkasındaki soru ise 60 puanlıktır ve soru aynen şöyledir:
Hangi lastik patladı??
GÜNÜN SÖZÜ
Kötüler kendilerine tahammül edildikçe daha çok azarlar...
DUVAR YAZISI
Eskiden ekmek aslanın ağzındaydı, şimdi aslan da aç