“Anadolu ortak aşk medeniyeti” sn; Malkoç'un roman türünde yazdığı son kitabı.1965 Samsun doğumlu hemşehrimiz; çok okuyan ,adeta bal arısı gibi ,her kitaptan öğrendiklerini kendi dünya görüşü süzgecinden geçirerek,bugüne kadar 9 kitap yazmış ,şiirler yazmış, çok üretken bir düşünür ve yazar.Kitaplarında; insana, dünyanın düzenine ,toplum yaşamı ve düzenine ,dair düşüncelerini,felsefi ,sosyolojik kimi zamanda siyasi temelli olarak anlatmış ve bunlara dair ve daha güzel bir dünya için,çeşitli önermelerde bulunmuştur.
Kitabında : kendi deyişi ile,sosyalıst,kemalist,muhafazakar,liberal demokrat,türk milliyetçisi,kürt milliyetçis,radikal devrimci(devrimciyim diyen solun diğer renklerini ayırmak için böyle bir kavram kullandı sanırım) ateist ,sosyal demokrat, mubadil,rum,ermeni yurttaş,süryani yurttaş,göçmen yurttaş,musevi yurttaş,alevi yurttaş ile bu toplantının mimarlarından derin düşünür olarak gruplandırdığı kimlikler ; Trabzondan başlayan ve Kıbrısta biten bir gemi yolculuğunda, güncel sorunları tartışarak, daha adil ve adaletli dünya için ,ortaklaşa imzaladıkları manifesto ile ,yolculuklarını bitiriyorlar.
İlk okumaya başladığımda : Jastein Gaarder in “Sofinin Dünyası” kitabı nı hatırlattı.Gaarder ; felsefenin temellerini,gelişimini, Sophie adlı bir genç kız ile onu hocası Alberto Knox un diyologları şeklinde anlatır.
Kitabın sonununda: ortak metni(manifesto) okuduğumda; nuh tufanı gibi ,adaletsizliklerin yoksulluğun,çevre katliamlarının vs olduğu dünyamızda, herşey yok olacak,yeni dünya düzeni ve insanlık gemideki insanlarca kurululacak olsa, acaba insanlık, “aradığı ebedi mutluluğu yaşayacağı düzeni kurabilir mi ?”diye düşündüm..! Sn; Malkoç, bir düşün insanı olarak tabiki ütopik de olsa insanlık adına ,daha mutlu ,daha adaletli ,daha müreffeh bir dünya düşler...Düşlerimiz olmasa idi insanlık bugünkü medeniyetine ulaşamazdı.
Sn;Malkoç, yukarıdaki kimliklerin düşüncelerini, dünya görüşlerini,kavramlara kendi bakış açısı ile yüklediği anlamlar ile subjektif olarak açıklamıştır.Bu kimliklerin gerçek sahiplerinin, mutlaka sn Malkoç un yazdıklarına cevapları olur. Özellikle bazı kavramların kullanılması ile ilgili....Romanın bütününe yazarın idealist bakış açısının etkili olduğunu da bilerek..
SN; Malkoç' un ortak metinde bahsettiği önerilerin ,gerçekleşebilme olasılığı, tartışmalı da olsa ; hepsine imzamı atarım.Kimlilerin konuşmalarını burada değrlendirmek yerine ,onları okuyucunun taktirine bırakıyorum.Herkes kendi penceresinden değerlendirecektir.Farklı yorumlarımız olacak olsa da , sn; Malkoç'un, iyi niyetli ,hümanist ve arkasında büyük bir emek olan bu romanını alkışlamamak mümkün değil.Ancak bir cümleyi burada açmak isterim.113 .sahifede Derin Düşünür şöyle diyor.”Sosyalizm, Avrupa da ruhban sınıfın otoriter etkisinin kırılmasından sonra,sanayi devrimi ile birlikte,YENİ BİR İSTİSMAR ALANI olan EMEĞİN SÖMÜRÜSÜ gündeme geldiğinde doğmuştur.” sözüne yanıt verme gereğini hissettim.İnsanlık tarihi avcılık dönemindeki kominal yaşamın dışında,tarıma geçişle,haklı kölelik mücadeleleri ile doludur.Emeğin sömürüsü nedeni ile ;dünyada, kavgalar ,savaşlar çıkmış ,bugüne kadar gelmiştir..Çağımızda da modern kölelik düzeni devam etmektedir.Bütün adaletsizlıklerin temelinde de bu durum vardır.Sosyalizm: bu durumu çözmek için, sebep sonuç ilişkisinden bakacak olursak,bir sonucun tezidir.
Sn Malkoç un da, romanın başından sonuna kadar, en cok vurguladığı adaletin tecelli ettirilmesi,dünyayı yaşanır kılacağı muhakkaktır.Confucious: “Adalet kutup yıldızı gibi yerinde durur ve geri kalan herşey onun çevresinde döner” demiş...HER YER DE HER ALAN DA ADALETİ ARAMAK VE ONU TEMEL UNSUR YAPMAK BELKİ DE İNSANIN BİRİNCİL GÖREVİ OLMALIDIR.SN MALKOÇ UN EMEĞİNE YÜREĞİNE SAĞLIK .BENİ ROMANI İLE BULUŞTURDUĞU İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM.
