limanbet limanbet bonus veren siteler bonus veren siteler bonus veren siteler istanbul evden eve nakliyat cappadocia green tour istanbul sex shop jojobet giriş jojobet casino siteleri nakliyat istanbul evden eve nakliyat istanbul eşya depolama
Al Gül'üm, ver Gül'üm..
Yazarlar // 3 Ağustos 2012 Cuma 08:08

İsmail BAŞARAN

Politikaya başlayan gençler özellikle “ülkemin geleceği için, insanların rahat huzurlu ve de demokratik bir ortamda yaşaması için” diye başlar ve “kendim için bir şey istiyorsam namerdim” ile de bitirir.

Bu söylemleri duyunca karşımdakinin beni kandırmak gayreti içine girdiğini hisseder ve biraz da bozulurum.

Buy konuda ilk söylediğim de “Politika amaç için araçtır” der işin içinden çıkmaya çalışırım.

Bir genç bu yola çıkarken “demokrasi” der de günler geçtikçe “demokrasiyi bir tarafa koyup”  yoluna devam etmeyi yeğler.

Politikaya giren gençler hedeflerini hep yüksekte tutmalıdır.

Örneğin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan…

Partisinin İstanbul yöneticisi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olurken bu günleri düşünmediğini söylemek mümkün müdür?

“Allah bu günleri görmemi istedi” ile gelinen nokta açıklanabilir mi?

Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan arasında su yüzüne çıktığı iddia edilen anlaşmazlık bunun bariz kanıtı değil mi?

Yaygın medyada yer alan haberlere bakılırsa Cumhurbaşkanı Gül bir dönem daha Cumhurbaşkanı olmak istiyormuş. Aynı haberler Başbakan Erdoğan’ın da Cumhurbaşkanı olabilmesi için Gül’ün aday olmasını istemiyormuş.

Hatta Sayın Erdoğan “Adayımız kardeşimiz Gül’dür” diyerek daha önce jest yaptığı, şimdi ise aynı jesti Sayın Gül’ün göstermesi gerektiği dile getiriliyormuş.

Kim tarafından?

Partinin dağılmasını istemeyen yakın çevreler tarafından mutlaka.

Nerede kaldı demokrasi?

Aday olunur çıkılır ortaya daha fazla oy alan kazanır, kazanamayan köşesine çekilir.

O zaman da yargı “dokunulmazlığı kalkacağı için” yakasına yapışır mı?

İşin orası bilinmez.

Kısaca Türkiye’nin “al Gül’üm ver Gül’üm” ile idare edilmek istendiğini görmek üzüyor beni…

 

HALUK KOÇ YİNE ÖN SAFLARDA

Cumhuriyet Halk Partisi Samsun milletvekillerinden Prof. Dr. Haluk Koç, partinin en üst seviyesinde görevlendirildi.

Partinin Genel Başkan Yardımcısı olduğu gibi “Parti sözcülüğü” de kendisine verildi.

Siz bakmayın “kendi köyünde partisi ilk sırada yer alamadı” söylemlerine…

Partinin ikinci adamı Adnan Keskin’in olduğu ifadelerine…

Adnan Keskin kurultayını yeni yapmış partinin delegeleri üzerinde ne kadar etkili olabilecek???

Samsun açısından işin üzerinde durulması gereken, Sayın Koç’un günün hemen her saatinde partinin gelecek politikalarını açıklayacak kişi olması…

Ayrıca devamlı AK Parti ile ilgili iddiaların araştırılmasının ardından kamuoyuna açıklaması…

Dolayısıyla Samsun adının sürekli duyulacak olması…

Peki, bu bir tesadüf müdür?

Hiç sanmıyorum.

Sayın Haluk Koç’un Genel Başkan adaylığı sırasında Türkiye’yi dolaşıp teşkilatla kaynaşması, sorunları dinlemesi yatmıyor mu bu yeni görevin verilmesinin altında…

Bu görev Haluk Koç’a “Bundan sonra sıra sende” mesajı da içermiyor mu?

Yeni göreviyle ilgili Sayın Koç’la konuşurken “Samsun’a galkiba eskisi kadar gelemeyeceğim” dedi.

Sonra da ilave etti:

“CHP Samsun’da halkla bütünleşiyor, yöneticiler ilçeleri geziyor diye yazmışsın. Bu yeni değil ki ben yıllarca orada halkla bütünleştim.”

Anlaşılan Haluk Hoca biraz içerlemiş.

Hakkını teslim edelim ve “CHP’de bugüne kadar kimse dağ bayır kendisi kadar dolaşmadı Samsun’da” deyip gönlünü alalım…(Bu bir yağcılık değil, gerçeğin ta kendisidir…)

 

GÜNÜN FIKRASI

Fransa'da bir kasabada kadınlar sık sık papaza gelerek kocalarına ihanetten dolayı günah çıkarırlarmış. Papaz kadınların başvuru şeklinin utanç duvarını aşması yüzünden, şu parolayla başvurmalarını rica etmiş:

“Sokakta giderken ayağım taşa takıldı düştüm” deyin. Ben anlarım…

Papaz bu parolayı kasabanın belediye başkanına da çıtlatmış. Bir sure sonra da papaz başka bir kente atanmış. Yerine gelen papaz ise bu parolayı bilmediğinden, geldiğinin ikinci haftasında duruma bir çözüm bulması amacıyla belediye başkanının huzuruna çıkmış ve:

"Bütün kadınların ayağı taşa takılıp, düşüyor, şu sokakları, asfalt yaptırsanız da bu kazaların önüne geçsek!" deyince, parolayı bilen başkan gülmeye başlamış.

Papaz kızmış:

"Bunda gülecek ne var? Sayın Başkan!" diye çıkışıp devam etmiş:

"Sizin karınızın da geldiğimden beri üç kez ayağının takıldığını söylersem herhalde gülmezsiniz!"

 

GÜNÜN SÖZÜ

Yaşayan insanların zekâsı, ölmüş insanlarla en iyi ilişkiyi kitaplar yoluyla kurar. Bovee

DUVAR YAZISI
Gülü seven dikenine katlanır; Kaktüsü sevenin vay haline!