Gazetedeki köşe komşum Mehmet Aksoy dün aniden, ‘’Meral Akşener’in FETÖ’cü olduğunu düşündün mü hiç?’’ diye sordu.
Ve ben de ‘’Nerden çıktı şimdi bu Hoca’’ demeden.
O an zihnimden ne geçiyorsa söyledim.
Vallahi ne yalan söyleyeyim, Meral Hanım’ı FETÖ’cü olarak hiç düşünmedim.
Sahi siz, Meral Akşener’ için ‘’FETÖ’cüdür’’der misiniz?
Sanmam.
Ve fakat
Tesadüf müdür bilinmez ama Türkiye’de bütün kurumlarda FETÖ’cülerin temizlenmeye başlandığı bu günlerde, aynı gerekçeyle olmasa da, öyle bir algı uyandıracak bir uygulamayla, Meral Akşener partisinden atılmak isteniyor.
Ki;
Bahçeli ve ekibinin Akşener’den kurtulmak için bir fırsat kolladığı biliniyordu.
Ancak Bahçeli ve arkadaşlarının 15 Temmuz öncesi yapmaya cesaret edemeyecekleri bu işi, şimdi yapmaya çalışmaları manidardır.
Akşener, ”Partinin amaç, ilke ve politikalarına aykırı fiiller ile huzuru, birlik ve beraberliği zedeleyecek ifade, tavır ve davranışlarda bulunmak, parti içinde karşılıklı sevgi, saygı ve ahlak kurallarına aykırı davranarak, partinin dayandığı fikir ve idealleri zedelemek” gibi suçlamayla disipline sevk edilmiş olsa da, kamuoyunda uyandırılmak istenen algı, FETÖ’cü olduğu şeklindedir.
Zaten AK Parti içinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in başını çektiği bir gurup, Akşener’in paralelci olduğunu iddia ediyor, hükümete yakın basın yayın organları da bu görüşü destekliyordu.
Demokrasi, ‘dünyadaki tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir tür yönetim biçimidir’ diye tanımlanıyor.
Siyasi partiler de demokrasimizin vazgeçilmez unsurlarıdır.
Bir ülkede demokrasinin bütün kurallarıyla yerleşebilmesi için, öncelikle siyasi partilerde, parti içi demokrasinin işletilmesi gerekiyor.
Bugün Meral Akşener’e reva görülen muamele, ‘Partiyi daha iyi yönetirim’’ anlayışıyla, yönetime talip olması nedeniyledir.
Bahçeli’ye rakip olmasıdır yani.
Akşener, MHP’nin iktidar olacağını düşünmüş ama bunun Bahçeli ile gerçekleşemeyeceğine inanmıştır.
Bir anlamda ‘’Sen git, ben geleyim’’ demiştir.
Bu nedenle partiden atılmak isteniyor.
15 Temmuz sürecinde ki Bahçeli tutumu, MHP’ye prestij kazandırırken, parti içi mücadelede de Bahçeli’nin elini güçlendirmiştir.
Ama Bahçeli’nin, yakaladığı bu rüzgarı, ilk fırsatta rakiplerini harcamak için kullanma arzusu da yakışık almamıştır.