Bizim AKM binasının ilginç bir mimarisi var.
''AKM'' dediysek Atakum Kültür Merkezi değil ha.
Sakın yanlış anlamayın.
Atatürk Kültür Merkezi yani.
Nedendir bilinmez Samsun'da ''Atatürk Kültür Merkezi'' denilmediği için böyle bir kısaltmayla anılıyor o yapı.
Önündeki tramvay durağına bile bu ismi veremedik.
''Opera'' adı verildi o durağa önce.
Durak daha sonra yolun karşısındaki Büyükcami’nin adını aldı.
Opera’dan daha isabetli karardı ve neyse konumuz da bu değil.
Samsun'a bir şeyler kazandırmak amacıyla seçildiği bilinen ama yapmak yerine daha çok yıkmakla ilgilenen bizim Samsun Büyükşehir Belediye Başkanımız olan Mustafa Demir'in gözüne bu defa mimari yapısı kuyruklu piyanoya benzetildiği için ilgi çeken Atatürk Kültür Merkezi'ne dikmiş.
AKM'yi Kıran'a taşıyacakmış.
Plan buymuş.
Samsun'da çıkın sokağa ''Kıran mahallesi nerede?'' diye sorun, tahminim odur ki, 10 kişiden bir kişi belki ancak yerini doğru tarif eder.
Bunca yılın Samsunlusuyum. 45 yılı aşkında bu şehirde gazetecilik ederim.
Barış Bulvarını bilirim elbette.
Kıran Mahallesini de bilirim ki şehrin mezarlığı da, Araştırma hastanesinde o mahallede ama ''Fen işleri kavşağı neresidir?'' diye sor, birçok kişi gibi ben de yerini tarif edemem.
Ama Samsun sokaklarında yüz kişiye ''Atatürk Kültür Merkezi nerede?'' diye sor, 99'undan doğru cevap alırsınız eminim.
O bir kişi yapıyı Atatürk Kültür Merkezi değil de AKM diye bildiği için yanılır sanırım.
Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir'in yaptıklarını, daha doğrusu yapmadıklarını çünkü yapılmış olanları da ya yıkıyor, ya da bozuyor ya bu nedenle eleştirmekten bıktım.
Halk da okumaktan bıktı belki ama şimdi bu kararını nasıl eleştirmeyelim.
Atatürk Kültür Merkezi'nden ne istiyorsunuz.
Neden gözünüze battı.
Ki;
O binanın tamamlanmasını, bir sevgilinin vuslatını bekler gibi bekledik biz.
25 yıldan uzun sürmüştü tamamlanması.
Bir yapıyı şeklen beğenmek göreceli bir durumdur.
Binanın mimari yapısını beğenenler kadar beğenmeyenler de olabilir yani ancak, yapımı yılan hikayesine dönmüşken sonunda tamamlanmasını sevinçle karşıladığımız yapıyı taşımak neyin anlayışıdır.
Belediyenin borç batağında olduğunu biliyoruz.
Kasa tamtakır, kuru bakır misali boş olduğu için Türkiye'deki en pahalı içme suyuna para ödemeye mahkum ettiniz bizi.
Para denkleştirmek için salma salar gibi suya her ay artarn oranda zam yapıyorken, o koca yapıyı başka yere taşımak için para harcamanın mantığını bana biri izah edebilir mi?
Ne diye ihtiyaç duyuldu buna.
Bina taşındıktan sonra boşalacak alanı satma gibi bir fikriniz mi var.
Buysa gerekçe onu da bilelim en azından.