70’li ve 80’li yılların banker furyasının en bilineni ‘Banker Kastelli’ adıyla ün yapan Abidin Cevher Özden’di.
Gazetelere ve televizyona en çok ilan veren banker oydu.
TRT Televizyonundan başka da kanal yoktu.
Ama TV ekranlarında hep o reklam filmi dönerdi.
Aradan 35 yıl gibi bir zaman geçmiş olmasına rağmen Banker Kastelli’nin reklam filmindeki ‘’Beşer şaşar, Beşir şaşmaz’’ şeklindeki o replik hala aklımdadır.
Bankerlikten muazzam bir servet edinen ama bir anda batınca intihar etmek zorunda kalan Kastelli’nin reklam filminde insanların hata yapabilecekleri ama en az hata yapanın kazanacağı anlatılıyordu.
İnsanız, hata yaparız elbette.
Ama hatadan dönmek ve bunu için af dilemek büyük erdem olduğu halde çoğu kişi bunu yapamıyor.
Dün halktan af dileyen Cumhurbaşkanı bunu yaparak, bir kez daha örnek oldu.
Güneş’te çalıştığımız 80’li yıllardan itibaren devletin, Gülen Cemaatini takip ettiğini bilirim.
Cemaat o zamandan beri tehlikeli bir yapı olarak görülüyordu aslında.
Fetullahçıların o yıllardan itibaren devlete sızma girişimleri biliniyordu yani.
Daha sonra yurt dışında falan okullar açmaya başlayınca, cemaat birçok kişiye sempatik gelmeye başladı.
Gülen Cemaatine, Özal, Çiller, Ecevit ve Erdoğan Hükümetleri döneminde bu özelliği bakımından ‘ülkemizin eğitim elçisi’ gibi bir misyon bile yüklendi.
Sempatiyle bakılan bu yapının ordu, emniyet ve yargı içindeki yapılanma çabaları fark edilemedi maalesef.
Ve fakat
Ne zamanki ülkenin Genel Kurmay Başkanı ‘Silahlı terör örgütü üyesi olmak’ gibi bir suçlamayla zindana atılınca, yapının devletin önemli kadrolarını ele geçirmekte olduğu fark edildi.
Cemaatin MİT Müsteşarını tutuklama girişimi de önemli bir uyarıydı ama Hükümet, Fetullahçıların dini cemaat yapısından terör örgütüne dönüştüğünü ve devlet içinde paralel bir yapı oluşturduğunu 17 - 25 Aralık sürecinde kesin olarak anladı.
Hükümet bu yapıyla mücadele başlatmış olsa da Recep Tayyip Erdoğan’ın, gerek Başbakanlığı ve gerekse Cumhurbaşkanlığı döneminde bu yapıyla mücadelede yalnız bırakıldığı anlaşılıyor.
MİT’ten Genel Kurmay Başkanlığına kadar, devletin bütün kurumlarının süreci uzaktan izledikleri anlaşılıyor.
FETÖ’cüler darbeye kalkışırken, kuvvet komutanlarının düğünde olmaları başka nasıl açıklanır.
İki gün öne söylediklerini dün bir toplantıda tekrarlayan Cumhurbaşkanı "Bu hain örgütün gerçek yüzünü çok daha önceden ortaya dökmemiş olmanın üzüntüsü içindeyim. Bundan dolayı hem Rabbimize hem de milletimize verecek hesabımız olduğunu biliyorum. Rabbim de milletim de bizi affetsin" demiş.
Darbecileri Allah’ta millet de affetmeyecektir.
Halkın arasında Cumhurbaşkanına hakkını helal etmeyecek olanlar var mıdır bilmem ama o gece tankların önüne geçenler ile halen meydanlarda demokrasi nöbeti tutanların Cumhurbaşkanına hakkını helal edeceklerini düşünüyorum.
Kulun affettiğini Allah da affeder.
En azından ben öyle düşünüyorum.