Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, erken seçim düşünmediklerini ve seçimin 2028 yılında yapılacağını söylese de, toplumda seçimin erkene alınacağına dair bir beklenti var.
Ki;
Seçimin, Cumhurbaşkanı'nın işaret ettiği gibi zamanında yapılması durumunda, Cumhurbaşkanı'nın aday olamayacağı biliniyor.
Cumhurbaşkanı'nın bir daha aday olabilmesi için, ya erken seçim kararı alınacak, ya da Anayasa'da değişiklik yapılacak.
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki milletvekili dağılımındaki aritmetik, değişikliğin TBMM'de yapılmasına imkan vermiyor.
Anayasamıza göre, Anayasanın Değiştirilmesi, seçimlere ve halkoylamasına katılım maddesinde yer alan bilgilere göre ''Anayasanın değiştirilmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte biri tarafından yazıyla teklif edilebilir. Anayasanın değiştirilmesi hakkındaki teklifler Genel Kurulda iki defa görüşülür. Değiştirme teklifinin kabulü, Meclisin üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun gizli oyuyla mümkündür''
Yani 600 milletvekilinin yer aldığı Meclis’te değişiklik teklifi üye tamsayısının en az üçte biri olan 200 milletvekili tarafından yazıyla teklif edilebilir. Ancak bu değiştirme teklifinin kabulü için beşte üç çoğunluk yani 360 vekilin onay vermesi gerekir.
İlgili maddenin devamında yer alan bilgilere göre Anayasanın değiştirilmesi hakkındaki tekliflerin görüşülmesi ve kabulü, bu maddedeki kayıtlar dışında, kanunların görüşülmesi ve kabulü hakkındaki hükümlere tabidir.
Cumhurbaşkanı Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları, bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderebilir. Meclis geri gönderilen Kanunu, üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ile aynen kabul ederse Cumhurbaşkanı bu Kanunu halkoyuna sunabilir.
Meclis tarafından üye tamsayısının beşte üçü ile veya üçte ikisinden az oyla kabul edilen Anayasa değişikliği hakkındaki Kanun, Cumhurbaşkanı tarafından Meclise iade edilmediği takdirde halkoyuna sunulmak üzere Resmi Gazetede yayımlanır.
Değişikliğin halkoyuna sunulması için bile 400 Milletvekilinin oyuna ihtiyaç duyuluyor.
Ki;
Halk oylamasında da değişiklik için istenilen sonucun alınması garanti edilemez.
Böyle bir risk varken ve AK Parti Cumhurbaşkanı'nı bir daha aday olarak görmek isterse ufukta bir erken seçim var demektir.
Kaldı ki; CHP seçim için diretiyor biliyorsunuz.
CHP, hatta ''Erken seçim'' bile demiyor, ''Hemen seçim'' diyerek, bu yaz sonunda bir seçim yapılmasını istiyor.
Erken seçime dair kararın çıkabilmesi içinde, Milletvekilleri 2 yıllık dönemi geride bırakacakları için de haziran sonrası bir tarih, seçim için uygun olacaktır.
Bu durumda vekillik düşünen adayların ortaya çıkması olağan bir durum olarak değerlendirilebilir.
Ki;
Aday olma şartlarına sahip her Türk vatandaşı Milletvekili Adayı olabilir.
Sosyal medyada ve hatta kimi köşe yazılarında, özellikle yerel seçimlerde belediye başkanlıkları için aday olmuş siyasetçiler için, ''Sen de mi adaylık düşünüyorsun'' gibisinden eleştirel yaklaşımları görüyorum.
Şehirlerimizi yönetmeye layık görülerek aday yapılmış bir siyasetçinin, milletvekili olmayı düşünmesi ayıpmış gibi.
Seçilme yeterliliğine sahip herkes, bir göreve talip olabilir.
''Sen aday olma'' diyemeyiz kimseye.
Bir siyasetçi Milletvekili seçildikten sonra da, yapılacak ilk yerel seçimlerde Belediye Başkan Adayı da olmak isteyebilir ki; Belediye Başkanı seçilebilmek için en avantajlı konum da milletvekili olarak görev yapmaktır aslında.
31 Mart seçimlerinde AK Parti, CHP, İYİ Parti, Deva DEM ve TİP'ten 26 Milletvekili Belediye Başkan Adayı olmuştu.
CHP mesela, Afyonkarahisar, Adıyaman, Kastamonu ve Kırıkkale gibi illeri Milletvekillerini aday yaparak kazanmıştı.
* * *
Düzeltme ve Özür:
Bu satırlarda sıklıkla ''Hak-Hukuk-Adalet'' derken, kimsenin hakkına girmek istemem.
Dün bu köşede yayınlanan ''KURUPELİT MARİNA KURTULAAMADI'' başlıklı yazıda, ''İktidar partisine mensup Büyükşehir Belediye Başkanının, ''Şehrimin halkı bu projeyi istemiyor'' demesi durumunda bakanlık, projeyi yapmakta ne kadar ısrarcı olur.
Bunu ise anlamakta zorlanıyorum açıkçası.
Daha önce iki kez rafa kaldırılmasından aldığım gerekçeye dayanarak söylemek isterim ki;
Halit Doğan istemezse, bu proje uygulanamaz.
Bu kadar netim yani.'' şeklinde ifadeler kullanmıştım.
Bir yanlış anlamanın sonucu olarak, bu ifadelerle Başkan Halit Doğan'a haksızlık ettiğimi anlamış bulunuyorum.
Projenin kabulü yeni değilmiş oysa.
Geçen yıl kabul edilen plan değişikliğine dair kararın, gerek Atakum Belediyesi ve gerekse Mimarlar Odası Samsun Şubesi tarafından dava konusu edildiğini ve bu nedenle de halen raflarda bekletildiğini, ayrıca Başkan Halit Doğan'ın da projenin revize edilmesi için gayret içinde olduğunu öğrenmiş bulunuyorum.
Düzeltir ve basta okurlarımız olmak üzere herkesten özür dilerim.