AK Parti'nin bir seçim vaadi olarak 2013 yılında çıkarılan yasa ile 65 yaş üstü vatandaşlar ile şehit ve gazi yakınlarının şehir içi toplu taşıma araçlarında ücretsiz seyahat etmeleri sağlanmıştı.
Yasaya göre Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, teklifin yasalaşmasından sonra yayınladığı bir yönetmelikle bakanlık tarafından belediyelere yolcu başına taşıma ücretlerinin bir bölümünü ödeyecekti.
Ve fakat.
Ödemeler çoğu zaman gecikti.
Bu durum, özellikle özel halk otobüsleri için büyük bir sorun oluşturdu.
Şu sıralarda başta İstanbul ve Ankara'da olmak üzere yaşlıların toplu taşıma araçlarına alınmama haberleri gündeme düşünce sorun yeniymiş gibi algılansa da, konunun tartışılır olması yeni değil aslında.
5-6 yıl önce bu konuda Samsun'da da huzursuzluklar yaşanmıştı.
Samsun Büyükşehir Belediyesi, sorunu tümden çözmek adına halk otobüslerini sistemden çekmiş, belediye olarak toplu taşımayı kendi araçlarıyla yapmayı seçmişti.
Samsun'da 65 yaş üstü vatandaşların, toplu taşıma araçlarında ücretsiz seyahat etmeleriyle bir sorun yaşanmıyor olması, konunun kökten çözüldüğü anlamına gelmiyor.
Ki;
Büyükşehirlerin bir çoğunda de bu konuda şikayetler gittikçe artıyor.
Konun özünde yatan aslında kapitalist düzenin bize dayattığı bir sonuçtur.
Bugün 65 yaş üstü vatandaşların toplu taşıma araçlarında yaşadıkları sorun, belediyelerimizi bir işletme mantıyla yönetiliyor olma anlayışımızdan kaynaklanıyor aslında.
Belediyelerimiz, sosyal belediyecilik anlayışından hızla uzaklaşıyor.
30 yıl kadar önceydi,
Kimi belediyelerde, toplu taşıma hizmetlerini özelleştirmeye başlanmıştı.
Ki; gazetelerde, Samsun Belediyesinin otobüs işletmesinin de sürekli zarar ettiğine dair haberler çıkıyordu.
Rahmetli Muzaffer Önder'e ''Otobüs işletmesini özelleştirecek misiniz?'' diye sormuştum.
''Hayır'' demişti Rahmetli.
Ve şöyle devam etmişti:
Belediye otobüslerindeki şoförler benim personelim, onlara emir verebilirim ama şahıslara ait otobüslerin şoförleri benden emir almadıkları için bilet alamayacak yolcuyu otobüslerden atarlar. Bunun olmasını asla istemem.''
Muzaffer Önderin ortaya koyduğu bu anlayışa ''Halkçı Belediyecilik'' deniyordu.
Bu anlayıştan uzaklaşıldı daha sonra.
Belediyeleri kar amacı güden bir işletme gibi görmeye başladık.
2013 yılında çıkan yasa, Türkiye'de sosyal belediyecilik anlayışını tekrar gündeme getirdi ama bakanlık, gerekleri yerine getirmeyince, yasa da kadük kaldı haliyle.
Ödemeler bir süre aksadı.
Ödemelerde aksama olmasa bile, bakanlıkça yolcu başına yapılması gereken ödemeler yetersiz kaldı.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş'ın bir süre önce yaptığı açıklamaya göre, "Engelli ve yaşlı vatandaşlarımızın şehir içi toplu taşıma imkanlarından ücretsiz bir biçimde yararlanabilmeleri için gereken desteği sürdüreceğiz" demişti.
Bakanlıkça, engelli ve yaşlı vatandaşları ücretsiz taşıyan şehir içi özel halk otobüsü ve deniz ulaşım aracı sahiplerine yapılan aylık gelir desteği ödemelerinin 1 Temmuz 2023 itibarıyla yüzde 50 artırıldığını da söylemişti.
Ve fakat.
Akaryakıta yapılan zamlar nedeniyle, 65 yaş üstü için yapılan ödemeler yine de yetersiz kalıyor.
Sorun, şimdilik çözülmüş gibi görünse de önümüzdeki günlerde bu konudaki şikayetlerin artmasına şaşırmayacağımı da söylemek isterim.