istanbul sex shop casino siteleri istanbul evden eve nakliyat istanbul eşya depolama baker depolama
10 Ocak Diye Bir Gün
Yazarlar // 10 Ocak 2025 Cuma 00:51

Ragıp GÖKER

12 Mart cuntacılarının müdahalesiyle adı ''10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'' olarak değiştirilse de aslında 10 Ocak, 1962 yılından, 1971'e kadar ''Basın Bayramı'' adıyla kutlanmıştı.

10 Ocak, 5953 sayılı yasanın, 212 sayılı yasayla ile değiştirilerek özlük haklarının kazanılması nedeniyle gazeteciler için önemli bir gündür elbette ancak, 10 Ocak, doğru ve sağlıklı haber alınmasını sağlaması bakımından halkımız için de önemli bir gündür.

212 Sayılı yasa, gazeteciyi patrona karşı koruyan bir yasa olarak biliniyor ki; doğrudur.

Ancak, ''Böyle bir yasa var'' diyerek, patrona da, gazetesi üzerinden baskı uygulamaya çalışan hükümetlere ve güç odaklarına karşı kendisini savuma şansı da tanımaktadır.

212 sayılı yasayı doğru anlamak için gazeteci kime denir, önce bunu anlamak gerektiğini düşünürüm.

Sözlükler bu tarifi, ''Gazeteci, gazetecilik mesleğini icra eden; güncel olaylar, akımlar, konular ve kişiler hakkında veri toplayıp, araştırıp, arşivleyip olabildiğince tarafsız bir şekilde yayımlamaya gayret gösteren kişidir.'' şeklinde yapar ancak ,'Gazeteci' tarifini en doğru biçimde Rahmetli Uğur Mumcu yapmış.

Şöyle ki;

''Gazeteci, haber ve bilgi kaynağına en çabuk ulaşan ve bu kaynaklardan edindiği bilgi ve haberleri okurlara sunan insan demektir. Gerektiğinde hükümetlere ve güç odaklarına karşı savaşmayı göze alan insan, gazetecidir.''

10 OCAK KUTLAMALARI

Bu köşede yazan fakir, 212 sayılı yasanın getirdiği haklardan ve özgürlükten yararlanmış biridir.

Ve fakat.

Şimdiki kuşağa mensup genç meslektaşlarımın 212 sayılı yasanın özgürlük alanından ve yasanın getirdiği özlük haklarından yararlanabildiklerini düşünmüyorum.

Kimseyi suçluyor değilim.

Çünkü 'Yaygın Basın' olarak bilinen İstanbul merkezli gazeteler bile eski gücünde değilken, yerel gazeteler onların yanına bile yaklaşamıyor.

Yerel gazeteler günümüzde bir nevi yaşam savaşı veriyorlar ve aslında her gün çıkarak adeta bir mucizeyi gerçekleştiriyorlar.

Zira gazetelerde sadece gazeteciler yerli ve milli iken, kâğıttan, mürekkebe kadar diğer bütün girdilerin tamamı ithal ürünlerden oluşuyor.

Dolar, her kuruş arttığında gazete patronlarının da, tansiyonu yükseliyor.

Bu durumda hangi patrondan, çalışanlarına 212 ayılı yasanın gazetecilere kazandırdığı hakları eksiksiz kullandırması beklenebilir.

Ve fakat.

Konjonktürün geliştirdiği bu durum nedeniyle kişisel bir tavır geliştirerek, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü adına düzenlenen etkinliklere katılmıyorum.

Bu güne dair davetleri geri çevirmem nedeniyle kimi dostlarımı da kırıyor olabilirim ama bu tavrım yüzünden kırdıklarımdan da anlayış bekliyorum.

212 sayılı yasanın tanıdığı haklardan yararlanmış biri olarak kutlamalara katılmamak gibi bir tavır geliştirmişken, o hakların yakınına bile yaklaşma sansı bulamamış genç meslektaşlarımın, 10 Ocak'a dair kutlama etkinliklerine katılmak için yarışıyor olmalarına ise şaşırıyorum.

Son örneklerden biri, Samsun Büyükşehir Belediyesince 10 Ocak etkinlikleri çerçevesinde sadece gazetecilerin katılacağı bowling turnuvasının düzenlemiş olmasıdır.

Turnuvaya dair bilgi 19 Mayıs Gazeteciler Cemiyeti ile Türkiye Spor Yazarları Derneği Samsun Şubesinin haberleşme platformlarından paylaşıldığında, katılım için isimlerini yazdıran arkadaşlarımın bir birleriyle yarışıyor olmalarını görmenin şaşkınlığı ve üzüntüsü içindeyim.

Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan, bizler için iyi niyetle bir proje geliştirmiş, ona değil serzenişim.

Hatta kendisine müteşekkirim.

Ve fakat.

Özellikle genç meslektaşlarıma sormak isterim:

Sahi neyi kutluyorsunuz arkadaşlar!

Yasanın çoktan unutulan ve artık kullanılmayan maddelerini mi?

 

10 OCAK'A NEDEN ''BASIN BAYRAMI'' DENMİŞTİ

Cuntacılar değiştirene kadar adına ''Basın Bayramı'' denilen 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü, neydi ve neden kutlanıyordu!

212 sayılı yasanın 10 Ocak 1961 tarihinde kabulü nedeniyle dokuz gazete patronu üç gün boyunca gazetelerini yayınlamama kararı almışlardı.

Bunun üzerine, gazeteciler, sendikanın öncülüğünde üç gün boyunca ''Basın'' adı ile bir gazete çıkararak, patronların yasaya karşı olan direncini kırmışlardı.

10 Ocak, gazetecilere patron baskısına rağmen özgürce gazetecilik yapma şansı tanırken, patronu da bir anlamda hükümetlerin baskısından kurtarmıştı.

Gazeteciler için kamu yararı taşıdığı sürece her konu bir haberdir ve özgürce yayınlanmalıdır.

''Haber kutsal, yorum hürdür'' denilmiştir ya, şu gerçeği unutmamalıyız.

Gazetecilerin yazdıkları önemlidir elbette ancak, yazamadıkları varsa, o yazamadıkları daha da önemlidir.

Demokrasilerde dördüncü güç olarak tanımlanan basının özgür olması da bu bakımdan çok önemlidir.