Savaş kötü bir şey…
Anadolu coğrafyası olarak savaşlara, acılara alışığız…
Bu anlamda Suriyelilerin derdinden de en iyi bizler anlarız…
Hallerinden anlıyoruz ama çoru zaman da hareketlerine anlam veremiyoruz.
Vatanını, ailesini, evini savunmak yerine kaçmayı tercih eden milyonlarca Suriyeli ülkesini terk etmiş durumda.
Samsun olarak 14 Bine yakın göçmen/ mülteciyi misafir ediyoruz.
Bunlardan 6 bin kadarı Iraklı…
Suriyeli sayısı ise 3 bin 700 civarında…
2 bin 500 Afganlı da yine Samsun’da ikamet ediyor…
Geriye kalanlar ise muhtelif ülkelerden gelenler.
Samsun’a son 6 aydır mülteci gelmiyor.
Bunun nedeni ise Samsun’un kotasının dolu olması.
***
Türkiye’de bilinen kayıtlı yaklaşık 3 milyon Suriyeli var.
Bunlardan 2 milyonu kadın ve çocuk…
Devlet ilk aşamada 30-40 bin Suriyeliye vatandaşlık verecek ise de devamında 300 bin kişi vatandaşlığa alınacak…
Bu kişiler mesleki niteliklere göre vatandaşlığa alınacak.
Sorun aslında şu; Türkiye’de bile mesleki yeterlilik kurumu tam anlamı ile çalışmaz iken bu kişileri neye göre ve hangi kriterlere göre bir meslek sahibidir diyebileceğiz?
Devletin elinde gelen Suriyelilerin eğitim durumları ve meslekleri ile ilgili hiçbir kayıt yok…
Yani Suriyelilerin var ise belgeleri yok ise beyanları esas olacak.
Nihayetinde birçoğunun nüfus cüzdanı veya pasaportları yok!..
Bu neye neden olacak?
Bu kişilerin varsa, Türkiye’deki aile fertleri de vatandaşlık hakkı kazanmış olacak. Yani Baba, anne, kardeş, eş, çocuk derken ve belge de olmadığı için beyan esas olarak birçoğu vatandaşlığa geçirilebilecek.
Her meslek sahibi(!) Suriyelinin en az 6-7 kişilik aile ferdi olsa kendisi dahil 2 milyona yakın bir rakam yapıyor.
Bu rakama yeni doğanları ve evlilikleri de karat ise nerede ise 3 milyon yani Türkiye’de ki rakamın tamamı yapıyor…
***
Misafire karşı değiliz ama misafirliğe gelene de evin tapusunu vermenin de bir anlamı yok.
Misafir önce evde kalmayı hak etmeli…
Ve bir ülkenin vatandaşlığı da asla bu kadar ucuz olmamalı!..