Mhp Van Milletvekili Adayı Çavuşoğlu, Sözde Ermeni Katliamı İle İlgili Bilinmeyenleri Gün Yüzüne Çıkardı

GÜNCEL

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Van Milletvekili adayı Gültekin Çavuşoğlu son yıllarda öne sürülen Ermeni katliamı ile ilgili bilinmeyenleri gün yüzüne çıkardı.

Dünyanın ve Türkiye’nin birçok yerinde meydana gelen katliamlarla ilgili konuşan MHP Van Milletvekili adayı Gültekin Çavuşoğlu, "Asıl katliam bizlere yani Çavuşoğlu ailesine yapılmıştı” ifadesini kullandı. Çavuşoğlu, “Her yıl değişik zamanlarda gündeme gelen Ermeni katliamı bizlere mal edilmesi doğru değil, bunun tam tersinin olduğu ile ilgili elimizde bir sürü belge var. Doğu Anadolu’da büyük vahşet ve katliamlara imza atan Ermeni çeteleri, Erzurum, Van, Bitlis ve Muş‘ta olduğu gibi serhat şehri Ağrı ve Doğubayazıt ilçesinde de insanın kanını donduracak katliamlar yapmışlardır. Osmanlı İmparatorluğunun doğudaki önemli eyaletlerinden olan Erzurum’a bağlı Beyazıt sancağı stratejik konumu nedeniyle hedef olmuştur” dedi.

“ÖNCE TÜRK AİLELERİN EVLERİNİ TESPİT ETTİLER”

Gültekin Çavuşoğlu, “Birinci Dünya savaşında aylar öncesi hazırlık yapan gözü dönmüş Ermeni çeteleri, ileri gelen aile ve şahsiyetleri nasıl öncelikle yok ederiz hesabıyla hazırlık yaparak Türk ailelerinin evlerini tespit ediyorlar. Bunu önceden fark eden aileler, Ermenilerin böyle bir kötülük yapmayacaklarını ne de olsa asırlardan berri dost ve komşuluk ilişkileri içerisinde bulunduk düşüncesiyle pek dikkatte almadılar. 1915 Mart ayında Rus ordularının saldırı ve işgaliyle, Rusların saflarında gönüllü Ermeni alayları oluşturan Taşnak çeteleri önce savunmasız olan köyleri imha ve katliama tabi tutuyorlar “dedi.

“BU OLAYA DELİL ELİMİZDE BELGELER VAR”

Asıl inkarı onların yaptığını ifade eden Çavuşoğlu, ”İyi niyetlerinin kurbanı olan Beyazıtlı Müslümanlar gafil avlanır. İtilaf devletlerine karşı yedi cephede savaşta olan genç ve yetişkinlerin olmaması, sadece çocuk, kadın ve yaşlıların olması savunmasız Beyazıt’ı hedef durumuna getirir. Beyazıt sancağında, köklü ailerinden olan Budakzadelerden Hacı İbrahim oğlu dedem Sabri Budak efendi ve yine Budakzadelerden İskender bey devlet ekranındaki görevi nedeniyle ev ve haneleri abluka altına alınır. Budakzade ailesi, Beyazıt’ta İshak Paşa Sarayı’nın batı cephesine düşen yerleşim bölgesinde gayet korunaklı olan iki katlı taş bina evlerine kadın çocuk ve yaşlılar emniyette oluruz düşüncesiyle sığınıyorlar. Evi ablukaya alan Ermeni Taşnak çeteleri, önce tatlı dille “size bir zarar vermeyeceğiz kapıları açın ne de olsa biz eski dost ve komşularınız” deyip ikna etmeye çalışıyorlar. “Sadece silah araması yapacağız başka bir kötü niyetimiz yok, aksi takdirde binayı toplu ateşe verip yakarız” tehditleri karşısında, çaresizlik içerisinde kapıları açarlar. Kapıların açılmasıyla gözleri kan çanağına dönmüş Taşnak Ermeni çeteleri akıl almaz bir vahşet içerisinde Badakzade ailesinden çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşan 53 kişiyi şehit etmişlerdir” dedi.

“HABER CEPHEYE GİDER”

Olaydan haberi olan dedesi Sabri Budak efendi cephede evlerinin Ermeni çetelelerince çevrildiğini haber aldığını ifade eden Çavuşoğlu, “Amcası Tahir ağayla birlikte olay yerine geldiklerinde korkunç bir tabloyla karşılaşır. 1 ve 3 yaşında çocuklarıyla hanımı, kardeşleri ve tüm akrabalarının balta ve kılıçla parçalandığına şahit olur. Şehit edilenlerin içerisinde sadece yetim olan kardeşimin oğlu olan İzzet yaralı olarak kurtulur. İzzet efendi özürlü olarak sakat bir şekilde hayatını devam ettirir. Yakın zamanda vefat eden akrabam İzzet efendi yaşadıklarını bize anlattığında olayların vahşetini hatırladıkça hep ağlardı”.

“O VAHŞETİ HATIRLADIKÇA HEP AĞLADILAR”

Yaşadığı katliamı anlatan dedesi Sabri Budak efendi, çok sevdiği şehit edilen 1 ve 3 yaşındaki çocuklarının ismini savaş sonrası ikinci evliliğinden olan annesi Sebile ve dayısı Remziye verdiğini anlatan Çavuşoğlu, “Aynı zamanda İstiklal Madalyası sahibi olan Gazi Sabri Budak efendi vefat edinceye kadar hep şehit edilen çocuklarını ve yakınlarını sayıklar ağlardı. Dedemden hatıra olarak kalan İstiklal madalyasını büyük onurla taşımaktayım. Büyük acılar yaşayan dedemiz biz torunlarına karşı aşırı bir sevgi beslerdi. Katliamdan sonra Beyazıt’ta mülteci durumuna düşen dedem Sabri efendi savaşın sona ermesinden sonra gelip yakılıp yıkılan viraneye dönen evlerinin tamir ve bakımını yaparken, Ermeniler tarafından şehit edilen 1 yaşındaki oğlunun dipçik darbesiyle parçalan beynini kendi eliyle mutfakta terek tabir ettiğimiz tabak rafından büyük acı içerisinde bıçakla kazıyarak çıkarıyor. Sabri Budak dedemin ikinci eşi olan Makbule nenemin Kara Kösede Ortaokulda okuyan iki oğlu Mazhar ve Rüştü Beyazıt’a izin için dönüşlerinde Ermeni çetelerince pusuya düşürülerek şehit edilir. Öldürüldükten sonra İshak Paşa Sarayı yolunda bir kuyuya atarlar. Bununla da yetinmeyen Ermeni çeteleri, Zehra ve Fatma teyzelerimi şehit ve oğlu Şefik’ide ağır yaralarlar. Yaşanan vahşet karşısında Şefik dayımda deliriyor” dedi.

“VAHŞETİ ANLATAN BELGE VAN MÜZESİNE TESLİM EDİLDİ”

Anne tarafının Beyazıt’ta büyük vahşet ve katliama maruz kalırken, aynı tarihte Van Erciş’te de baba tarafının da Ermeni katiller tarafından yaklaşık 40 kişi hunharca şehit edildiğini söyleyen Çavuşoğlu, “1915 katliamında dedem Abdurrahman Çavuşoğlu’nun talebi üzerine devlet tarafından verilen 3 Haziran1926 tarihli belgede yapılan katliam bütün açıklığıyla görülmekte olup, ilgili belge Van Müze Müdürlüğü’ne bir tutanakla teslim edilmiştir. Van Müzesi’nde yakın zamana kadar 1. katında yaklaşık 100m2’lik bir alanda “Çavuşoğlu Samanlığı Katliamı” ve Zeve Şehitleri’ne ait toplu mezarlardan çıkarılan belge ve objeler sergilenmekteydi. Bir gün müzeye gittiğimde müze müdürüne Çavuşoğlu Samanlığı Katliamına ait elimde dedem tarafından kalan 3 Haziran 1926 tarihli mazbata (tutanağı) olduğunu söyleyince büyük heyecanla müzemize hediye edebilirmisiniz deyince, memnuniyetle deyip bir tutanakla kendilerine teslim ettim. Bir müddet sonra müzeye gittiğimde, salonun kapatıldığını ve ilgili belge ve objelerinde müzenin bodrumuna atıldığını öğrendim. Yaptığım araştırmada Akdamar Adası’ndaki Kilisenin Restorasyon çalışmaları ve açılışında, Erivan’dan ve diaspora Ermenililerinin Van’a gelişlerinde ola ki müzeyi gezerler rahatsız olurlar düşüncesiyle, içimizdeki Ermeni severler tarafından kaldırıldığını büyük üzüntüyle öğrendim. Ne kadar acı. Ancak sanal ortamda Van müzesinde Çavuşoğluve Zeve Şehitleri’ni görmek mümkün” dedi.

BELGEDE YAZILANLAR

“Ermeni katliamcılar sadece bir bölgede değil Doğu ve Güney Anadolu’nun her bölgesinde Ruslardan aldıkları büyük güç ve destekle Müslüman Türklere karşı tartışmasız soykırım uygulamışlardır. Yapılan bu vahşet karşısında Amerikan heyeti Ermeni ve Müslümanların durumunu yerinde tespit amacıyla 27 Temmuz 1335 tarihinde Bayazıta haraket eder ilgili belgede; “ Erzurum Vilayeti Mektubi Kalemi Bayazıt Mutasararıflı’nın 31 Temmuz sene (1) 335 ve 629 numaralı şifresinin mahlülü suretidir. 27 Temmuz sene 1335 ve 611 numaralı şifreye lahikadır.Bugün tren-i mahsusla Karakilise’ye (Ağrıya) hareket eden Amerika heyetinden Topçu Yüzbaşısı Nilis ve muavini Suturlan(?) ve tercümanları İzmirli Tabip muavini Osman efendiler Bayezıta muvasalatlarında hususi ihzar edilen hanede misafir edilerek haklarında fevkalede hürmet- i mahsusa gösterildi. Başlıca vazifeleri i’aşe-i umumiyye ve İslam ve Ermeni nüfus miktarını ve ihtiyacat-ı mahalliyyeyi tetkike ve Ermenilerin mezalimini tahkik olduğu anlaşılmasına mebni icabı veçhile ahval-i umumiyeden kendileri haberdar edilmekle beraber, Ermenilerin fecayi ve mezalimi bütün üryanlığıyla mertebe-i sübuta vardırıldığı hatta katl- i nüfus eyledikleri sırada beş on süngü ile mecruh ve kolları kesik bir takım nisvan-ı İslamiyye ve mini mini çocukların ira’esinde bizzat isticvap ederek kana’atı tamme hasıl eylemeleriyle fotoğraflarını ahz ve kendilerine ibraz olunan asar-ı hürmet ve mihman-nuvaziye karşu büyük bir hissiyat-ı insaniyye izhar ve bu sıra Aras civarındaki ahali- ı İslamiyyesi tarafından şifahi ve tahriri kendilerine bildirilmesiyle bu halden müte’essiren müma-ileyhim tarafından Dersa’adet ve Tiflis’deki Amerika hey’etlerine telgraflar keşide edilerek memnunen avdet eyledikleri beray-ı ma’lumat ma’ruzdur.“

“GÖÇ BAŞLAR”

Çavuşoğlu, “Erciş’te Çavuşoğlu samanlığı ve yanındaki hanemizde Ermeni Taşnak çeteleri tarafından yapılan katliamda babamın büyük babası Mehmed efendi (Mamo Ağa) ,Mustafa efendi, Osman efendi, Ali efendi, Mevlut efendi, Salman efendi, teyzeleri Zinnet, Pamuk, Leyla hanımlar ve isimlerini hatırlayamadığım Çavuşoğlu Samanlığı toplu mezarında çıkarılan 28 kişi vahşice akıl almaz işkenceler sonunda şehit edilirler. Ermeni vahşetinden kurtulan Abdurrahman dedem, Sündüs nenem ve 5-6 yaşlarında iki oğlu Diyarbakır istikametine doğru kaçarlar. Dedem, çocukları ve Sündüs nenem Diyarbakır’da büyük açlık ve sefalet içerisinde yaşam kavgası verirken, Diyarbakır’da o sıralar çok yaygın olan akrep sokmasından vefat eder. Abdurrahman dedem Muş ve Bitlis’in 1916 yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurtuluşunun akabinde, Erciş’e dönmeye karar verirler. Dönüşlerinde Baykan - Bitlis arasında günlerce açlık ve yorgunluk içerisinde bitap düşen ve her an Ermeni çetelerinin saldırısına maruz kalma tehlikesi içerisinde bulunan dedem ve 5-6 yaşındaki günlerce aç kalan çocukluklarına, yiyecek bulurum düşüncesiyle bir dere kenarında bırakır. Dönüşünde bir çocuğunun kayıp olduğunu görünce feryat figan eder.Hayatı boyunca yaşamış oldukları Ermeni vahşeti ve evlat hasretiyle hep acılar içerisinde yaşadı,maalesef çocuğunda bulamadı” dedi.

“TEHCİR YASASI ZORUNLU ÇIKTI”

Çavuşoğlu, “Ermeni’ler 1915 yılı 1.Dünya savaşında düşmanla işbirliği yapmaları, Rusların saflarında gönüllü alaylar oluşturarak orduyu arkadan vurmaları ve her türlü kötülüğü yaparak savunmasız Müslüman halka vahşet ve katliam yapmaları sonucunda gayet insani amaçlarla çaresiz kalan Osmanlı devletinin, zorunlu olarak almış olduğu tehcir yasasını çıkarmış olmasını, Dünya kamuoyuna bize soykırım yapıldı yaygaraları ile ayağa kaldırırken, Van, Muş, Erzurum, Ağrı, Bitlis ve diğer bölgelerde yapmış oldukları katliamlardan canını kurtaran Müslüman Türklerle, yaklaşık olarak 1 milyon kişi batıya göç etmek durumunda kalmıştır” dedi.

“SAVAŞ SONRASI DÖNÜŞ”

Kendi vatan coğrafyasından, Ermeni vahşetinden kaçıp bin bir acılar içerisinde batı illerine göç edip mülteci konumuna düşen insanların açlık, hastalık ve Taşnak çetelerinin saldırıları sonucunda, yaklaşık yarısı erimiş yok olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, “Hayatta kalanlar savaş sonrası ancak yurtlarına dönebilmişlerdir. Yukarıda belirttiğim gibi 4 kişi göç etmek mecburiyetinde kalan dedem, evlerine 2 kişi dönmüşlerdir. Bu dramı yaşayan aileler aynı şekilde yüzde elli kayıp vererek yurtlarına dönebilmişlerdir. Bu konuda Tuncay Öğün’ün, çok büyük emek verilerek, bütün olayları belge ve kaynaklara dayanarak yazdığı “Unutulan Bir Göç Trajedisi, Vilayat-I Şarkiye Mültecileri” (1915-1923) eserinde görmek mümkündür. Van Erciş’te Ermeni vahşet ve katliamına maruz kalan Çavuşoğlu ailesinin dramı bununla da bitmemiş, katliam sonrası canlarını bir şekilde kurtarabilmiş çocuklarının her birisi Türkiye ve Dünya’nın değişik yerlerine savrulmuşlardır. Bir kısmına ulaşmış olmamıza rağmen, halen bulamadığımız ve ulaşamadığımız yakınlarımız vardır” dedi.

“YILLAR SONRA İLK BULUŞMA”

24 Nisan 2007 tarihinde tarifi mümkün olmayan hüzün dolu bir mutlulukla karşılaştığının altını çizen Çavuşoğlu, “Telefonda arayan bir hanımefendi akrabamız olduğunu söyleyince çok heyecanlandım, hemen kayıp olan bir yakınımız olduğunu anladım. O hanımefendi Türk kamuoyunca yakinen tanınan sevilen ve Azerbaycan’ın Bağımsızlık Savaşında Merhum Elçibey’le büyük emek veren Prof. Dr. Hanım Halilovaydı. 92 yıl sonra kavuşmamız bize tarifi mümkün olmayan bir sevinç yaşattı. Erciş’teki katliamda hunharca şehit edilenlerden Çavuşoğlu Mustafa efendi, Abdurrahman efendinin kardeşi olup dedelerimiz kardeştir. Yıllar öncesinde de annesinin kayıp olan diğer 3 yaşında kız kardeşi Fatma hanımı da Tokat Zile’de bulduk. Bu arada savaşın o acı günlerinde biz Anadolu Müslüman Türklerinden yardımlarını esirgemeyen her türlü açlık ve yoksulluğa karşı destekte bulunan sahipsiz kalan çocukları koruyan Bakü’ye kadar götüren ve yardımını esirgemeyen, kardeş Azerbaycan Türklerinin aileleri tarafından kurulan, Bakü Cemiyet-i Hayriye-i İslamiye kuruluşuna da Çavuşoğlu ailesi olarak minnettarız” şeklinde sözlerini tamamladı.